Hayallere Yolculuk ~ Maceranın İlk Günü

Sabah alarmın çalmasıyla gözlerimizi açtık. Nerden baksanız 4-5 saat ancak uyumuştuk fakat öyle bir dinç hissediyorduk ki kendimizi 🙂 Sen kalk taaa nerelerden Kore’ye gel, yorgun da olsan gıkını çıkarmıyorsun. Yorgunluk denen şey beyninden siliniyor.

Bütün bir gezi boyunca nerelere gider ne yaparız diye öncesinde düşünmedik. Her gün, o günün planı için kararlar aldık, bence böylesi bizim için daha iyi oldu. Fakat sizler daha planlı programlı hareket etmek isterseniz, öncesinde kendinize kaba taslak bir program hazırlayabilirsiniz.

Sabah uyanır uyanmaz o gün nereye gitsek diye şöyle bir gözden geçirdik. Elimizde havaalanından edinmiş olduğumuz haritalar ve Türkiye’de elde ettiğimiz Kore ile ilgili turistik kitaplar vardı. Gitmeden önce yol arkadaşım @maihoshi ile bir karar almıştık. Güney Kore’nin planı benden, Japonya’nın planı ise ondandı. Kore’deki ilk günümüzde, meşhur ve daha çok turistik bölgeleri gezmenin uygun olacağını düşündüm, Mai de benimle hemfikirdi. Böylece Seul’un metro hatlarına aşina olacaktık, bölgesel nabzı ölçmüş olacaktık ve en önemlisi sonraki günlerde turist çizgimizden çıkıp serseriliğin dibine vurabilecektik 🙂

Kaldığımız guest house ortam olarak gerçekten çok güzeldi. Tatilimizde, Japonya’ya gitmeden ve Japonya’dan döndükten sonra olmak üzere iki ayrı odada kalacaktık. İlk kaldığımız oda, “family room” olarak geçen 6 kişilik bir odaydı. Aslında guest house 2 kişilik bir odaya sahipti fakat o tarihlerde oda dolu olduğu için böyle bir yola gittik. 6 kişilik odayı sadece ikimiz tutmuştuk çünkü fikir olarak onca yorgunlukla kalabalık bir odada sıkış tepiş yaşamak bize biraz zor geldi. İki kişi olunca ücreti ödemek de daha kolay oldu. Japonya’dan döndükten sonra ise bahsettiğim iki kişilik odaya geçtik.

Kaldığımız guest house çeşitli çekimler için stüdyo olarak da kullanılan bir yerdi. Öyle ki, Kore’ye gitmeden önce açıp açıp izlediğim, Simon Dominic ve Heechul’ün olduğu, Maps adında bir program vardı, programda Jeju’ya gidiyorlardı. Bu programın röportaj çekimleri tam da bizim odanın önünde yapılmış olmasın mı 🙂

2

3

 

Veeeee işte benim çektiğim;

 

Cso64u1W8AA2w9S

Görünce kısa bir müddet transa geçmişliğim oldu 🙂

Burası da çekim açımın tam arka tarafı;

IMG_6740.JPG

Bahsettiğim iki kişilik oda şu kapısı görünen 🙂

Sabah bir hevesle hazırlandık ve bize belirtilmiş olan kahvaltı saatini aşmamak için erkenden kahvaltıya indik. Kahvaltı yaptığımız yer aynı zamanda giriş kapısının olduğu ufak bir mutfaktı fakat her yer öylesine cezbedici görünüyordu ki.

20160904_101035

IMG_6661.JPG

Guest house 2013 yılında booking.com’dan tam 9.4 puan almış.

IMG_6668.JPG

IMG_6667.JPG

IMG_6665.JPG

“Kpopstay guest house”

İner inmez bahçeye bir baktık, aynı Türk’e benzeyen bir kız var orda. Aaaaa bir baktık Türkçe konuşuyor:) İşte Duygu’yla tanışmamız bu şekilde oldu. Kahvaltımızı yaparken biraz sohbet ettik, bize nerelere hangi metro hattı ile gitmemiz gerektiği hakkında epey sağlam bilgiler verdi. Kahvaltının ardından heyecanlı ve musmutlu bir şekilde kapıyı çekip sokağa adım attık. Seul’ün sokaklarında kaybolmaca zamanı gelmişti. Düşününce korkutucu gelebilir, ama aslında o kadar mutluluk verici ki. Ayrıca kaybolmaca dediğime bakmayın, elinizde metro haritanız varsa kaybolmanız mümkün değil. O kadar karmaşık bir metro ağının bu kadar sistematik bir şekilde işletiliyor olması gerçekten muazzam. Merkezdeki neredeyse her lokasyona metro hattı var. Korece bilmeseniz bile az biraz İngilizceyle tabelaları okuyabiliyorsunuz.

Metroya doğru yürümek için birkaç adım atmıştık ki, yol üzerinde Ghibli stüdyolarına ait her şeyi bulabileceğiniz sevimli mi sevimli bir mağaza gördük.

IMG_6670.JPG

Bilenleriniz vardır, Mai Ghibli’nin en büyük hayranlarından biri. Kendini hemen mağazaya attı. Kapıda kocamaaaaaaan bir Totoro karşıladı bizi. Bir de düğmesine basınca horlar, göbeği falan hareket eder haldeydi ki bizde alıp eve götürme isteği uyandırdı 🙂

 

İçeride çeşit çeşit Ghibli karakterlerinin anahtarlıkları, not defterleri, figürleri, şemsiyeleri, çantaları, bardak takımları gibi aklınıza gelebilecek pek çok şey vardı. Fakat Kore piyasasına göre biraz pahalıydı. İnternetten sipariş verseniz de hemen hemen aynı fiyata denk gelir.

Mai’yi, hadi tamam bak yine geliriz nasılsa yolumuzun üstünde diye ikna ederek mağazadan çıkardım 🙂 Metro’ya doğru yürümeye başladık fakat hala etrafımızda sadece Korece konuşuluyor olması tuhafımıza gidiyordu. Kendimi herhangi bir Kore dizisinin içinde gibi hissettim uzunca bir süre. Bu tuhaf hislerle metroya kadar yürüdükten sonra gideceğimiz yer olan Gyeongbokgung sarayına doğru yola çıktık. Gyeongbokgung istasyonunda iner inmez karşı tarafta bizi devasa Sejong heykeli karşıladı. Heykelin etrafında, Kral Sejong’un en büyük icraatlerinden biri olarak gösterilen Kore alfabesi yazılıydı. Gerçekten çok güzel bir alan oluşturmuşlardı heykel için. Kocaman boş bir meydan, meydanın etrafında kurulu küçük bir pazar (belki de biz o gün kermes gibi bir şeye denk gelmiştik), geleneksel kıyafetlerle fotoğraf çekilmek isteyen turistler için ayrı bir köşe.

IMG_6313.JPG

IMG_6320.JPG

IMG_6324.JPG

Saraya doğru yürümeye başladık. Heykelin hemen arkası sarayın olduğu kısım. Karşıdan karşıya geçtiğinizde sarayın kapısından içeri giriyorsunuz. Bu alanı fotoğraflamadan birkaç hafta önce Park Bogum meşhur boombastic dansını aynı yerde icra etmiş, bense bunu Türkiye’ye dönünce farkettim. O gün bugündür niye orda aynısını ben de yapmadım diye hayıflanıyorum 🙂

uzaktan.jpg

Neyse Bogum artık bir sonraki sefere  🙂

Saraya girerken etrafta gördüğümüz kızların en az onda üçü hanbok giyiyordu. O gün öğrendik ki, Gyeongbokgung sarayına geleneksel kıyafetlerle girmek ücretsizmiş.

hanbok.jpg

Bizse ufak bir ücret karşılığında saraya girdik. Saraya girene kadar 3 tane kapıdan geçiyorsunuz. Meşhur Gwanghamun kapısı bunlardan biri.

Gwanghamun.jpg

Kapıları geçtikten sonra saray bütün heybetiyle karşımıza çıktı.

gyeonbokgung.JPG

Saray hakkında ne söylesem az kalır. Bizim saraylarımız da görkemli elbette, fakat Gyeonbokgung sarayını görünce bir şeyi farkettim. Bizim saraylarımızdaki lüks anlayışı farklı, Uzakdoğu insanı son derece mütevazi bir o kadar da gösterişli saraylar yapmış. Özellikle çatılardaki ve tavanlardaki işçilikler muazzam.

çatı

tavan

Tahtımız da burdaymış 🙂

kral kısmı.JPG

 

Ayrıca – söylememe gerek var  mı bilmiyorum- sarayın içinde müthiş bir doğa var.

IMG_6382.JPG

IMG_6383

 

IMG_6384

 

Çıkışta da bu amcayla karşılaştık. Sarayın kapısındaki görevlilerden biri. Öylece hareket etmeden duruyor, isteyen yanına geçip fotoğraf çekilebiliyor.

IMG_6395.JPG

Tam ayrılmak üzereydik ki, bu törenle karşı karşıya geldik;

Saraydan çıkıp yürümeye başladığınızda, sarayın çevresinin de en az saray kadar güzel olduğunu farkediyorsunuz. Sarayın hemen arka tarafında bir tane de şehir müzesi var fakat biz müzeyi teğet geçerek yürümeye devam ettik. İlerde bir hanok mahallesi (geleneksel evlerin olduğu) görünüyordu haritamızda. Hanok mahallesini bulmak için baya yürüdük fakat sonradan farkettik ki aslında etraftaki binaların arasına serpilmiş halde bulunan birkaç geleneksel ev varmış, boşuna o kadar yürümüşüz etrafta. Tabi o kadar yürüyünce baya bir acıktık. Ne yesek diye uzun uzun düşündükten sonra bir sonraki durağımıza gitmek üzere metroya binelim, gittiğimiz yerde karar veririz dedik. Güzergâhımızın üzerinde Myeondong vardı, çoğunuz bilir Seul’ün meşhur çarşısı.

Mağazalar, seyyar satıcılar, alternatif yemek tezgahları, aklınıza ne gelirse. Tavuk döneri kebap diye satıyorlar mesela 🙂

Myeondong’da şöyle kısa bir tur atarak (daha sonra tekrar gelecektik), sonraki durağımız olan- beni çok çok çok heyecanlandıran- Kstylehub’a doğru yola çıktık. Seul’de yaşıyor olsam her hafta ziyaret edeceğim bir yer olduğu kesin. Varış noktamıza gitmek içi metroya bindik ve city hall durağında indik. Seul’un metropolitan kısmı tam olarak burasıydı aslında. Etrafta takım elbiseli abiler, döpiyesli ablalar, herkesin elinde evrak çantaları, iş merkezlerinin göbeğine düşmüştük. Metrodan inince hemen orada bir McDonalds gördük. Girelim bari yoksa açlıktan öleceğiz diye düşündükten sonra içeri daldık. Domuz köftesi, karides köftesi gibi değişik şeylerin olduğu menüden –klasik olarak- tavuklu bir menü seçip hemen atıştırdık.

P_20160904_160928.jpg

Yemeğimiz bitince hızlı bir şekilde ordan ayrılıp gitmek istediğimiz kısma doğru yürümeye başladık. Bir müddet ne yöne nasıl gitmemiz gerektiğini düşünmek için bir bankın üzerine oturmuştuk ki tam o sırada free sytle takılan iki gencin kafa göz yardıkları paten gösterilerine şahit olduk 🙂 İki amatör patenci ve iki kayıp turist, ne romantik değil mi 🙂

Gitmemiz gereken doğru yönü bulduktan sonra tekrar yürümeye başladık. Kstylehub’ın olduğu binaya gitmek için, ara sıra Kore dizilerinde de gördüğümüz Cheonggyecheon nehrinden geçiyorsunuz. Arşivi karıştırırken farkettim ki nehrin hiç fotoğrafını çekmemişiz. Ama bahsettiğim yer tam olarak şurası;

Cheonggyecheon Stream.jpg

Buranın biraz ilerisinde Kstylehub bulunuyor. Kapıdan içeri girer girmez bizi Song Joong Ki karşılamıştı 🙂 -maket tabi ki-

Burası aslında 4 katlı bir yer, içerisi gerçekten çok güzel dizayn edilmiş. Yemek kursları ve hanbok giyilen bir kısım vardı üst katlarda. Merdivenlerden yukarı çıkarken bile fotoğrafını çekecek çok şey bulabiliyorsunuz.

20160904_190310.jpg

20160904_190330

Biz 2. Kattaki “kstar zone” denilen yere gittik. Bigbang, GD, PSY, 2NE1 gibi grupların simülasyonları ile değişik fotoğraflar çekilebiliyorsunuz. Şu an bunu gayet cool bir şekilde yazmış olmama bakmayın, oradayken kısa süreliğine aklımı kaybetmiştim 🙂 Hele o GD var ya o GD, ne pozlara giriyor ne cilveler yapıyor tanrııııığğğğğğğğğmmmmm koltuğa zamkla yapışmak istiyorsunuz. Ayrıca aralarına girip poz verebileceğiniz gerçek boyutlarının da üzerinde Bigbang standları var. Allah aşkına göndersenize beni geri 🙂

bigbang.JPG

K-star zone denilen noktadan ayrılınca sanal gerçeklik gözlükleri ile ufak bir tur yaptık. Gwanghamun, Jeju adası gibi yerlerin simülasyonları vardı. Gwanghamun bölgesini daha yeni dolaştığımız için gözlükle bakarken de aaaaa şurası aaaa burası diye tepkiler verdik tabi ki 🙂 Son olarak işimize yarayabileceğini düşündüğümüz birkaç rehber benzeri şey alarak Kstylehub’dan ayrıldık – tabi ki bir daha gelmeyi kafamıza koyarak-

Hava yavaş yavaş kararmaya başlıyordu. İlk günümüzden son derece keyif almış bir şekilde (özellikle GD simülasyonu ile delirmecelerden sonra) doğruca Kore’deki kısa süreli evimiz olan Hongdae’ye döndük. Hostele giderken yolda tatlı mı tatlı iki Koreli öğrenci yolumuzu çevirdi. Anladığımız kadarıyla Kore Dili okuyan öğrencilerdi ve kültürler arası bir program için bizi bir toplantıya davet ettiler.  O kadar tatlı konuşuyorlardı ki, o an açlık ve yorgunluk vurmuş olmasaydı – bir de Mai’nin “bizi kaçıracaklar mı acaba” şeklindeki bakışlarına maruz kalmasaydım- eee haydi bari kalkın gidelim diyecektim. Ama o an için gerçekten böyle bir şeyi yapacak kafa yoktu bende (yemek için yaşayan bir insan olduğumu daha önce söylemiş miydim?) Ustaca bir hamle ile aslında yarından sonraki gün olan Japonya uçuşumuzu, sanki yarın sabahmış gibi göstererek tekliflerini geri çevirdim. Ama tekrar Kore’ye dönünce buluşalım diyerek olayı toparladım, kızla kakaotalktan ekleştik ve ayrıldık. Doğruca guest house yoluna saptık ve kendimizi direk açııııııızzzzzz diye içeri attık. Girişte Kanadalı tatlış bir arkadaş vardı ve bize hemen pizza kataloglarını gösterdi. Hangisini seçeceğimize karar veremeyip kataloglarla yukarı kata çıkmıştık ki Duygu’yu orda bulduk. O da henüz yemek yememişti ve hadi gelin caddeye çıkalım ramen alıp yeriz biraz da dolaşırız dedi. Bu cazip teklifi anında kabul ettik, Kore’deki hayata karışma fırsatı değil miydi bu? Laflaya laflaya Hongdae’nin ana caddesinden aşağı doğru inip bir markete daldık. Dizilerde sürekli tanık olduğumuz gibi, raftan ramen alıp kettleda sıcak su ısıttıktan sonra rameni hazırlayıp birkaç dakika bekledik. O arada dışarıdaki masalardan birine oturduk. Ramenler pişince de başladık chopsticklerimizle yemeye. Hem yeyip hem sohbet ediyorken iki tane kız usulca yanımıza yaklaştı. Daha ne olduğunu anlayamadan “Are you Italian?” diye sordu. Hayır deyince “Spain?” dedi. Hayır dedik halis muhlis Türk’üz. Çok şaşırdılar, hiç Türk’e benzemiyormuşuz (Kızlardan biri ilk kez Kore’de bir Türkle tanıştığını söyledi, diğeriyse birkaç yıl önce Kapadokya’ya gitmiş). Verdikleri tepkilere karşılık olarak gülümserken pat diye “Niye burda oturmuş ramen yiyorsunuz ki o zaman?” dediler. Bir an gerçekten ne sormaya çalıştıklarını anlayamadım, bir insan neden yemek yer? Aç olsa gerek 🙂 Ama sormak istedikleri neden tam olarak Koreliler gibi markette oturup ramen yiyor oluşumuzdu. Bu durum gerçekten çok tuhaf gelmişti onlara. Kore’ye kadar gelmişiz, ramen yemeyecek miyiz yani 🙂 Ayrıca bir miktar Korece konuşuyor olmamız da tuhaf oldu onlar için. Türkiye’de Korece öğretilen yerler olduğunu öğrenince daha da çok şaşırdılar. Karşılaştıkları durum karşısında büyülendiler desem abartmış olmam sanırım. Bir süre daha sohbet ettik ve sonra bizi yalnız bıraktılar. Ondan sonra da makara gırgır laflayıp durduk. Hani bazı anlar tekrar tekrar insanın kafasından geçer ya, o markette oturup ramen yediğimiz kısım tam olarak öyle. Şu an yazarken bile, sanki dün yaşanmış gibi taptaze, gözlerimin önüne geliyor her anı.

Yemeğimiz ve laflamamız bitince kalkıp busking alanına doğru yürüdük. Oradaki kalabalığın arasına karışmak gerçekten müthiş hissettiriyor insana, nerdeyse %90’ı genç nüfustan ibaret olan bir caddede amatör şarkıcıların ve dans gruplarının performansları. Hepsi de öyle yetenekliler ki, alkışlamaktan elleriniz kızarıyor. Tam bunları düşünürken Block B’nin gümbür gümbür sesini duyunca öylece kalakaldım. Dance cover yapan bir grubun gösterisine denk gelmiştik.

Bir müddet etrafta oyalandıktan sonra diğer taraflara doğru yürüyelim dedik. Gece klüplerinin olduğu sokağa doğru ilerledik. Gece klüplerine gelmeden önce alışveriş yapabileceğiniz mağazaların da olduğu uzunca bir cadde var, özellikle envai çeşit çorap satan bir yer vardı ki Kore’de kaldığımız süre boyunca her akşam birer ikişer çorap aldık kendimize 🙂 Cadde boyu yürürken birden YG’ye neden gitmiyoruz ki dedik kendi kendimize. Bulunduğumuz yer ile YG’nin mesafesi yürüme yaklaşık 15-20 dakika falandı. Her gece çıkıp çıkıp YG’ye gidebilirdik yani 🙂 Madem öyle haydi YG’ye diyerek yürümeye başladık. Yolda sohbet ede ede gidiyorken bir sokağa girdik. Sokak, orta halli binaların bulunduğu çok da lüks olmayan bir yerdi. Sokağın ucunda bir bina görünüyordu, yahu ne kadar tanıdık geliyor derken biraz daha yaklaşınca onun YG binası olduğunu farkettim. O an yaşadığım şoku anlatmam mümkün değil, YG’nin öyle bir sokağın sonunda karşıma çıkacağı aklımın alacağı bir şey değildi.

IMG_6634

Binanın da bütün heybetiyle karşımda olması apayrı bir olaydı. Ne düşünmem gerektiğini bilemediğim bir zamandı. Üstelik binada ışıkların yandığı yerler de vardı. İçeride birilerinin olduğu kesindi. O sıralar Bobby ve Mino duo olarak çıkışları için gün sayıyorlardı. Kesin onlardır diye düşündük ve biraz vakit geçirmek için oradaki marketin hemen önünde bulunan masalardan birinde oturduk. Yan masada iki tane Koreli kız, makyajlanıp parfümleniyorlardı. Onları öyle görünce içeride kayda değer birilerinin olduğuna emin olduk. Az bir vakit geçmişti ki, meşhur duvar nerelerde diye etrafı kolaçan ettim. Binanın tam karşısında hayranların istila ettiği duvarı buldum.

IMG_6637.JPGP_20160904_230627.jpgP_20160904_230648.jpgJpegJpegJpeg

Bir sonraki sefer uygun bir kalemle yazarım diye düşündüm fakat bir sonraki seferde de kalemsizdim – sonuçta duvara yazamadan Türkiye’ye geri döndüm.

YG tam karşımda duruyordu, Winner’ın daha yakın zamanda çocuklarla çekim yaptığı bina da hemen yan tarafındaydı. Bunu idrak etmek gerçekten kolay değildi, şoktu.

IMG_6652.JPGIMG_6659.JPG

Biraz vakit geçtikten sonra bu kızlarda bir hareketlenme oldu. Ne oluyor falan diye sağa sola baktık. Derken bir araba çıktı ama arabada şoförden başka kimse yoktu. İşin ilginç yanı şoför kızlardan biriyle gayet samimi bir şekilde konuştu ve ayrıldı. Fakat kızlar ısrarla beklemeye devam ediyordu. Aha da şoförden malumatı aldılar kimi bekliyorlarsa birazdan gelecek diye düşündük. Çok uzun sürmedi, camları komple filmli siyah bir araba çıkıverdi otoparktan. Bu kızlarda nasıl bir hava değişimi, suratı sirke satan tipler birden nasıl tatlış mimikler yapmaya başladılar anlatamam. Kız elindeki hediyeyi açılan camdaki kişiye uzattı, çok çok kısa bir süre birkaç kelime etti ve sonra araba yoluna devam etti. Enteresan bir şekilde bizim yanımızdan geçerken araç hafif bir duraksadı, yön değiştirip yanımızdaki sokağa yöneldi. İşte o an, sırtımın dönük olduğu arabaya kısa bir süre baktım ve karşımda Mino’nun silüetini gördüm. Sonra kafası hafifçe bize doğru çevrildi, o sırada Mai ve Duygu hafif bir el sallasak mı sallamasak mı tedirginliği yaşıyorlardı ama ben bütün öküzlüğümle tekrar arabaya sırtımı döndüm. Niye diye sorarsanız – şoktan.

Ertesi gün uyandığımda Mai’ye ilk sorduğum soru “Allah aşkına biz dün ne yaptık?” oldu.

 

—–DEVAM EDECEK—–

Long Time No See

Ladies and Gentleman!

tumblr_nmygb36PLp1tgdnsto1_540

Bu da demektir kiiiiiiiiiii

Hayalperest is back 🙂

Gerçekten uzun bir süre oldu sizlerle konuşmayalı.

Ama dikkatinizi çekmek isterim.

Bigbang. Is. Back. BACK.

tumblr_nn80s3TGPe1usi9s9o4_250

Sevincimi anlatabilmem çok zor.

Bir de şöyle mi denesek 🙂

tumblr_m68m30tKbI1r916gk

Tamam zevzekliği bırakıyorum 😀

Upuzuuuuuuuun bir aradan sonra bir şeyler yazıyor olmak bana çok garip geliyor. Okumak da sizi garipsetiyor mu bilmem ama 3 yıl aradan sonra Bigbang dönüyorken hissettiğim heyecanı paylaşmasam olmazdı.

DUYMAYAN KALMADI DEĞİL Mİ?

BIGBANG GELİYOOOOOOOOOOOOOORRRR!!!!

tumblr_inline_nnan0dYnz61rd5fze_500

3 yıl, dile kolay. Hayır yahu, Kpop camiasını düşünürsek dile kolay bile değil. Bu 3 yılı her ne kadar solo albümlerle ve konser turlarıyla doldursalar da VIP camiası sabırla, özlemle, sabırla, heyecanla, sabırla Bigbang’i bekledi 🙂 🙂 🙂

VIPler olarak Bigbangle yaşadığımız fırtınalı ilişkide heyecanın zirve yaptığı yerdeyiz şimdi. Bu 3 yıl boyunca gerçekleşen sololar ve konser turları nedeniyle Bigbang’den çok da uzak değildik aslında – Her zamanki 9 bin kilometrelik farkı saymazsak- Fakat Bigbang’i “BIGBANG” olarak yepyeni şarkılarla görecek ve şarkıların posasını bile bırakmayacak kadar dinleyecek olmak, 5’i bir arada mutluluğumuzun 3 yılın sonunda bize ve Kpop piyasasına geri dönmesi basit cümlelerle tarif edilemeyecek kadar görkemli.

Bigbang’in yaşadığı ve daha önce benim de burada bahsettiğim tüm talihsizliklere fakat arkasından gelen MTV EMA gibi müthiş ödüllere rağmen 2012’deki “Still Alive” geri dönüşü, arka planda pek çok endişeyi barındırıyor-muş-.

Örneğin;

1 2 3 4 5 6

Tüm bu endişelere ve gelgitlere rağmen, onlar 5 kişi olarak bizlerin karşısında durmaya devam ettiler. Öncesinde yaşanan talihsizlikler nedeniyle 2012’de gerçekleşen comeback derin bir anlam taşıyordu.

2015’te gelecek olan bu geri gönüş ise bana göre 2012’dekiyle aynı derecede önemli. Üyelerin askerlik mevzularına falan girmiyorum -mümkünse o konuyu tamamen esgeçelim Saygıdeğer Kore Cumhuriyeti- fakat ortada 3 yıl var. Kpop adına gerçekten uzuuuuun bir zaman süreci. Bigbang’e mesafe olarak yakın olan hayranlar bu 3 yılı yine de dolu dolu geçirdiler diyebiliriz aslında. Ama bizler gibi kilometrelerce uzak olan, internet bağlantısı olmasa Bigbang’den haber dâhi alamayacak hayranlar için her zamanki gibi zor geçen bir süreçti. Ama bitti 🙂 🙂

Biliyorum ki sizler sevgili VIPler, evet evet sizler, bu süreç boyunca en az benim kadar YG başkana saydırmışsınızdır. Twitter anasayfamda onlarca kez YG’ye yöneltilen “Bigbang comeback yapacak mı?” sorusuyla karşılaştım ama her seferinde çeşitli röportajlar sayesinde şu kıvamda bir cevap alıyorduk.

IMG_20150405_123144_1

Tabi bu gibi cevaplar VIPlerin yaratıcılığını da artırıyordu. YG ile VIPlerin arasındaki o “kibar” ilişkinin arka planında tam da böyle bir durum yatıyor 🙂

BzQk5TXIYAAK4Yi

YG’nin açıklamalarından bir cacık olmayacağını bilen VIPler durumu kabullenmeye başlamıştı sizin anlayacağınız.

Kısacası comeback bizim için bir hayaldi. Herkes bir gün gerçekleşeceğine inansa da gerçekleşmeyebileceği fikrine alışmıştı sanki. Aslına bakarsanız gerçekleşmemesi için hiçbir sebep de yoktu ama o kadar uzun süre Bigbang’siz kaldık ki artık herkes bu duruma uyum sağlıyordu – her ne kadar bulduğu ilk fırsatta YG’ye çemkirmeye devam etse de 🙂

Bigbang’in comebacki ile ilgili verilen ilk tarih 2013 yılının Kasım ayıydı yanlış hatırlamıyorsam. Bizzat GD tarafından bir röportaj esnasında söylenmişti. Sonraları bu geri dönüşün tek bir parçayla yapılacağı atıldı ortaya. Gel zaman git zaman o konuşmaların üzerinden de 2 yıl kadar bir zaman geçti ve ben bu satırları Bigbang’in yeni şarkısı Loser’ı dinleyerek yazıyorum.

İnanılır gibi değil, değil mi? :)))

Bigbang’in dönüşü çok beklense de aniden oldu. Ya da bizler beklemeye alıştığımız için hiç beklemiyorduk 🙂 🙂 Gizemli teaser fotoğrafları ve bizlere sunulan bir dolu tarihin ne olduğunu daha çözememişken bomba gibi bir Dünya Turu tanıtım videosu ile karşı karşıya kaldık. İzleyen herkes Hollywood filmlerinin fragmanı gibi bir video olduğunu bilir. İzlemeyen kalmamıştır zaten.

Yoksa kaldı mı?

Kalmasın.

Bunu izlettiğim arkadaşlarımdan biri – o kendini şu an bunu okursa bilir- Quentin Tarantino alsa ya bunları demişti. Canım arkadaşım, yalnız değilsin 🙂 Bu teaserı Tarantino’nun “Reservoir Dogs” filmine benzetenler olmuş.

CCx7WcJVIAAYAGI CCx7XJQVEAA8wiq CCx7XPZUkAELx-5 CCx7XUQVAAAmT7m

Sadece bir konser turu videosu olması açısından bakarsak, Bigbang’in Kpop’ta neden “krallar” olarak anıldığını hemencecik anlayabiliriz 🙂
VIPlerin comeback heyecanı ile coşkusu tavan yapmışken, Bigbang’in 5 ay boyunca her ay en az 2 şarkıdan oluşan mini albümler çıkaracağını öğrenmek twitter anasayfamda kısa değil baya uzun süreli bir parti havası oluşturdu. Halay çeken mi horon tepen mi ne ararsanız var 😀

Bigbang’in dönüş için “MADE” kelimesini seçmesi de tesadüf değildi elbette. 2006’dan bu yana ne kadar çok çalıştıklarını, çabaladıklarını, her tökezlediklerinde geride kalsalar bile yola nasıl devam ettiklerini ve bugünkü “Bigbang”i nasıl buraya taşıdıklarını anlatmak için belki de en kısa ve öz kelime buydu. MADE.

CCwY6KvUsAARGAA

Şu parmak izlerini görüyor musunuz?

Screenshot_2015-04-24-10-05-34

Açıklamaya gerek bile yok sanırım 🙂

Peki bu “MADE” VIP ailesine nasıl yansıyacaktı?

YG bize bunu net bir şekilde anlattı.

CDaT4O-UsAAPEOe

Ayrıca YG’ye ne kadar kızsak da, şurada söylediği şey için, bunu söyleyebildiği için, kendisini azcık da olsa bu geç kalan comeback konusunda affedebilirim sanki 🙂

tumblr_nn7zj8HPKE1qk7bkio1_500

BIGBANG MADE YG.

Bigbang ne kadar çok şeyi başarmış aslında.

Evet dostlar. Rüya gibi gelse de Bigbang dönüyor artık. Hatta döndü bile. 5 kişi olarak bizlerin karşısında durmaya devam ediyorlar.

Screenshot_2015-04-26-19-35-27
Ne kadar süre böyle devam edecekler peki?

Sanırım bu sorunun cevabı bizlerde gizli Sevgili VIPler.

CDiAMjaWAAANukT

Peki, sizlere şunu sormak istesem?…

2015-04-25 11-48-54 Ekran görüntüsü

Liderin cevabı tam olarak bu.

7

Ya sizin cevabınız?

Bigbang olmak nedir sizce?

Bulmacanın Eksik Parçası! GDragon ve Kiko Mizuhara Çıkmazı

Veee yepyeni bir yazıya daha başlamanın heyecanı üzerimdeyken, bu yazının kimi için merak uyandırıcı, kimi için mutlu edici, kimi için sinir bozucu olacağının uyarısını şimdiden yapmalıyım. Aslına bakarsanız, blogda yazmak için hiç düşünmediğim bir konuydu bu ama belirli aralıklarla açıklığa kavuşturmamı isteyenler olunca en iyisi her şeyi bir yazı altına toplamak diye düşündüm.

*ÖN UYARI: Bu yazıda belirtilen kişi ve olayların gerçek olma olasılığı yüksektir.

G-Dragon hepinizin bildiği gibi Kpop camiasında ünlü-ünsüz pek çok bayanın hedefinde olan, müzik sektöründe kendi çağının altın çocuğu. Çoğumuzun kalbini titretecek bir yeteneğe ve görünüşe sahip. “Peki onun kalbini titreten kişi kim?” diye bir soru sorulursa, her birimiz bu kişi için farklı isimler söyleme eğiliminde bulunabiliriz. GD’yi özellikle 2NE1 grubu üyelerinden Dara ve CL ile görmek isteyen ya da yakıştıran çok. Ama pek çoğumuzun söylemekten kaçınabileceği bir isim var ki, kendi kanaatimce ve ortaya çıkan haberlere/resimlere dayanarak bu kişinin sorduğum soruya verilecek cevap için en güçlü aday olduğunu düşünüyorum. (Belki de düşünüyoruz??)

600full-kiko-mizuhara

Kiko Mizuhara, gerçek ismiyle Audrie Noriko Daniel. Babası Amerikan, annesi ise Japonya’da büyümüş bir Koreli. Bir kız kardeşi var. Annesi ve babası Kiko ilkokuldayken ayrılmışlar ve Kiko kız kardeşiyle birlikte Japonya’da annesinin yanında kalmış.

Annesi&kardeşi, babası, babasının ailesiyle birlikte çekilmiş fotoğrafları;

kikomizuharamother kikomizuharafather

kikofamily1

Adsız

Peki GD ile Kiko’nun arasındaki olay tam olarak ne?

Bu olayın iki tarafı var. İlk kısmı, basına sızan ya da fotoğraflarla kanıtlanılmaya çalışılan kısım, diğer kısmı da GD-Kiko ikilisi gören ya da sıkı takip eden insanlar sayesinde öğrenilenler. İlk olarak internette çıkmış olan haberlerden başlayalım en iyisi.

2009 yılı çoğunuzun bildiği üzere BIGBANG’in Japonya’da çıkış yaptığı yıl. İşte Kiko ve GD arasındaki dedikodularının başlangıç noktası da 2009 yılına dayanıyor.
O yıl BIGBANG, Japonya’da ViVi dergisi ile röportaj yapıyor. ViVi, Kiko’nun o sıralar çalıştığı derginin ta kendisi.

577768_113885385450637_1802979033_n
ViVi röportajı esnasında BIGBANG üyelerine ideal tipleri soruluyor. GD ise bu soruya:
-“Az önce bir kız gördüm ve ‘Vaayy çok hoşmuş’ diye düşündüm” diyerek cevap veriyor, ardından da böyle düşünmesine sebep olan resmi yani derginin aynı sayısında yer alacak olan Kiko’nun fotoğrafını gösteriyor ve devam ediyor;
“Bu model gerçekten çok havalı. Tam benim ideal tipim! Böyle gizemli görünen kadınlardan hoşlanırım.”
Bunun üzerine Seungri, Kiko’nun 19 yaşında olduğunu hatırlatınca GD şaşırarak;
“Gerçekten mi? Belki de hediye olarak Hello Kitty oyuncaklarından hoşlanabilir” diye cevap veriyor.

İşte GD-Kiko olayı bizlerin şahit olabileceği haliyle bu şekilde başlıyor. Elbette o zamanlar tanışıp tanışmadıklarını ya da bunun sadece normal bir beğeni olup olmadığını bilemiyoruz. Fakat daha önce bir yerlerde okuduğum kadarıyla (nerde olduğunu hatırlayamıyorum), Kiko BIGBANG’in Japonya çıkışından sonra kliplerinde oynatılacak bir model aranırken, aday olan birkaç isimden biriymiş ve BIGBANG üyeleri ile bu sayede tanışmış. Tabi bu tanışma hikayesi ne kadar doğru bilinmez.

Kimbilir, belki de GD’nin “Baby Girl” kalıbını kullanmaya başlaması bu diyalogdan sonra alışkanlık edindiği bir şeydir. Olamaz mı? Olabilir 🙂

2010 yılındaysa G-Dragon ve Kiko Mizuhara arasındaki ilişki dedikoduları patlak veriyor ve sanspo.com’un haberine göre “İkili BIGBANG’in Japonya’daki çıkışının ardından ilişkilerine başlamış ve uzak mesafeli ilişkilerini sürdürüyorlarmış.”
Bu haberin ardından YG Entertainment hemen bir yalanlama yazısı gönderiyor ve “İkilinin BIGBANG’in Japonya aktiviteleri sırasında tanıştığını, G-Dragon’un Japonya’ya her gidişinde Kiko ile görüştüğünü ama aralarında bir ilişki olmadığını, arkadaşça görüştüklerini, hatta Kiko’nun bütün BIGBANG üyelerini tanıdığını” söylüyor.

2010 yılının sonlarına doğru GD ve Kiko’nun çift eşyaları olduğu konuşulmaya başlanıyor. Bana sorarsanız bu çift eşyası olayı rastgele gelişebilecek bir durum ama Asya ülkelerinde çift eşyalarına ekstra önem veriliyor.

tumblr_inline_mttyjpq90u1rd9s6t

Bu sıralarda Kiko kendi için hazırlanan bir dergide aşk haberleri ve G-Dragon ile birlikteliği hakkında çıkan dedikodular için sorulan soruyu “Biz sadece arkadaşız. Ama eğer beni yeni birileriyle tanıştıracak olanlar varsa çok memnun olurum” şeklinde yanıtlayarak, aslında hayatında kimsenin olmadığını belirtmiş oluyor.

Olaylar bu şekilde bir müddet duruluyor.

2011 yılı GD&Kiko ilişkisi için hareketli bir yıl oluyor.

Ocak ayında E-Daily SPN ile bir röportaj yapan GD;

“Kiko ile neden sadece benim dedikodum çıkıyor merak ediyorum. Bütün BIGBANG üyeleri Kiko ile arkadaş. Japonya’daki ajansın başkanı sayesinde Kiko ile tanıştık ve birkaç kez yemek yedik. Ben kıyafetlere çok ilgi duyduğum için alışverişe giderken birkaç model arkadaşımı da çağırıyorum. Sanırım yanlış anlaşılmanın sebebi bu” diyerek ilk kez Kiko ile olan ilişki dedikodularını birinci ağızdan yalanlıyor.

Aynı röportaj esnasında T.O.P.’de “Kiko’nun en çok konuştuğu arkadaşı aslında benim” diyerek, şüpheleri GD’nin üzerinden çekmeye yardımcı oluyor.

Şubat ayında ise Kiko Marc Jacobs etkinliğine katılıyor ve sınırlı sayıda üretilmiş olan Marc Jacobs Playboy t-shirtlerinden 2 tane alıyor. Birini kendisi için, birini de arkadaşı için aldığını söylüyor. İşte Kiko o playboy tshirtleri alırken çekilen bir resmi (Elinde 2 tane var dikkat!);

tumblr_inline_mtu0uiq9EZ1rd9s6t

Bu resim de aynı yılın Mayıs ayında çekiliyor;

tumblr_inline_mtu0yrglnt1rd9s6t

2 tane alınan sınırlı üretim t-shirt. Arkadaşın kim olduğu ortaya çıktı 🙂

Temmuz ayında G-Dragon ve Kiko’nun ilk kez birlikte görüldüğü fotoğraflar ortaya çıkıyor. GD’nin Kiko ile bir eğlence parkında çekilmiş fotoğrafı sızıyor. Fakat bu fotoğrafın özellikle kıyafetler göz önüne alınarak yeni çekilmiş bir fotoğraf olmadığı düşünülmüş. Fotoğrafta gördüğünüz gibi, ikisinin de kıyafetleri Temmuz ayına pek uymuyor, daha çok ilkbaharda çekilmiş gibi bir havası var. Aynı dönemlerde GD ile Kiko’nun bir restorantta yemek yerken çekilmiş fotoları da internete sızıyor.

tumblr_inline_mtu1bccdk41rd9s6t

YG Entertainment, fotoğraflar GD’nin özel hayatına ait olduğu için daha önce farkına varmadıklarını ama yine de bir ilişki olup olmadığını onaylatacaklarını açıklıyor.

Bazıları eğlence parkında çekilen fotoğrafın photoshop olduğunu iddia ediyor. Aslına bakarsanız iddia edenlerin ortaya attıkları şeyleri de okudum ve resim üzerindeki açıklamalarını gördüm ama bana hiç mantıklı gelmedi. Eğer Kiko az önce bahsedilen o t-shirtü GD için aldıysa ve Mayıs ayında ikilinin üzerinde bu t-shirtleri gördüysek, demek ki Mayıs ayında ya da daha önce ikili görüştüler. GD’nin o yıl BIGBANG ile Tonight albümünün promosyonlarını yaptığı düşünülürse, özellikle fotoğraflardaki saç rengiyle promosyon zamanının uyuştuğu düşünülüyor. Yani fotoğraf Temmuzdan önce çekilmiş ama Kore’de mi Japonya’da mı çekilmiş, bilen yok.

Fotoğrafların ortaya çıkmasından itibaren Kiko Mizuhara, BIGBANG hayranlarının özellikle de G-Dragon hayranlarının tepkisini almaya başlıyor. Daha sonra da GD ile uzunca bir süre yan yana fotoğrafları çıkmıyor tabi.

2012 yılının Mayıs ayında Kiko, arkadaşları Shun Watanabe ve Nicola Formechitti ile BIGBANG’in Yokohama Alive Tour konserinde görülmüş.

tumblr_inline_mtu5ycRHiX1rd9s6t

Bu da videosu (1:50 civarlarında başlıyor, Kiko 2:35 civarlarında görünmeye başlıyor) ;

2012’nin ortalarında G-Dragon twitter hesabı açtı bildiğiniz gibi. Choice 37’ın hemen ardından 3. takip ettiği kişi Kiko’ydu. Ardından açtığı instagram hesabından da Kiko’nun hem herkese açık olan hesabını hem de özel hesabını takip etmeye başladı.

Kiko’nun hem twitter adresi hem de özel olan instagram adresi @kikoxxx iken, GD açtığı instagram hesabını @xxxibdrgdn olarak isimlendirdi. Kiko’nun herkese açık olan instagram adresi @i_am_kiko iken GD’nin twitter adresi @IBGDRGN.

Dikkat ederseniz isimlerde çaprazlama bir uyum söz konusu 🙂

X’ler zaten ikiliyi takip eden pek çok insanın gözünden kaçmıyor ve şüphe çekiyordu. Ama i am kiko ve i be gdrgn arasındaki yakınlık da şaşırtıcı bana kalırsa. Çünkü ikisi de aynı anlama çıkıyor sonuç olarak 🙂

Ayrıca GD’nin That XX şarkısının da bu x olayından esinlenme olabileceği konuşuluyor. Aslında olay şöyle, Kiko’nun isminin GD ile anıldığı dönemlerde bir ara ayrıldıkları ve Kiko’nun başka bir sevgilisi olduğu konuşuldu. Japonya’da da bu haberler dönüp durmuş o süreçte. Bu da sevgilisi olduğundan şüphelenilen kişi;

lwwIg

Şimdi de GD’nin That XX şarkısının sözlerine bir göz atalım;

“Beni anlamıyor olmandan nefret ediyorum.
Bütün bu beklemeden nefret ediyorum.
Hadi, bırak onun elini!
Sen üzüldüğün zaman ölüyormuşum gibi hissediyorum.

O, Onda bende olmayan ne var?
Neden ben sana sahip olamıyorum?
O, seni sevmiyor.
Daha ne kadar kendi kendine ağlayacaksın aptal?”

Şarkıda, eski sevgilisinin ya da sevdiği kızın başka biriyle olduğunu gören ve bunun üzerine hissettiklerini anlatan bir adam var. Ama şu XX olayının aslı bu değil. Şarkıda That XX kısmı “geu egseu” olarak söyleniyor. Egseu Korelilerin X’i telaffuz biçimi 🙂 Fakat şarkının orjinalini dinleyenler bilirler ki orada “egseu” yani X denilen kısımda aslında “saekki” yani kaba tabirle piç deniyor. Şarkı sözü aslında “geu saekki” olarak yazılmış. Ama Kore’de şarkı sözleri ve klipleri yayınlar esnasında fazlaca irdelendiği için oradaki XX, piç denmemesi için yapılmış bir kamuflaj.

Ve geldik “yalanlanmaya çalışılan” bir başka gelişmeye.  25 Aralık 2012’de, yani Christmas tatili müddetinde G-Dragon twitter hesabından Phuket adasında Sri Panwa Hotelinden çektiği bir resmi yayınlıyor.

GD twitter

Fakat bir süre sonra resmi siliyor. Neden mi?

BIGBANG’den ya da G-Dragon’un kim olduğundan haberi bile olmadığı söylenen biri, kendi instagram hesabından bu resmi paylaşıyor. Paylaştığı resme de #sripanwa etiketini koyduğu için, resim fanlar tarafından kolayca bulunuyor.

tumblr_inline_mtu4l4ThOX1rd9s6t

GD’nin Phuket adasına gitmeden hemen önce havaalanında çekilen fotoğraflarındaki saç rengi ve şekli ile resimdeki GD olduğu düşünülen kişinin saç rengi ve şekli birebir örtüşüyor.

314c600

Fotoğraftaki diğer adamı sorarsanız, o da Harry Kim cevabını verebilirim. Harry Kim YG Entertainment sanatçılarıyla, özellikle de GD ile yakın bir isim. Bu da Harry Kim’in aynı tarihte Sripanwa’dan yüklediği resim. Etikete dikkat;

ejinhc

Peki resimde görülen bayan gerçekten Kiko mu?

O sıralarda Japon hayranlardan biri twitterda bir yazışma esnasında bunun açığa çıkmasına isteyerek veya istemeyerek katkıda bulunuyor. Japonya’dan Seul’e gitmek için Narita Havaalanı’ndan uçağa binen hayran, Kiko’yu da Phuket adasına gitmek için Seul aktarmalı uçakla Phuket bileti alırken görüyor, muhtemelen onunla aynı uçakta Seul’e gidiyor ve bunu twitterda yazıyor.

tumblr_inline_mtu4ozXyL11rd9s6t

Bu da Kiko’nun havaalanında çekilen fotoğrafı;

tumblr_inline_mtu4rxNpNp1rd9s6t

Üzerinde daha önce de giydiği KTZ marka bir elbise var.

tumblr_inline_mtu4spQj1U1rd9s6t

Kiko 26 Aralık’ta Phuket Adasından direk Seul’e dönüyor. 28 Aralık’ta Seul’de bir arkadaşıyla yemek yerken çektikleri fotoğrafı arkadaşı tarafından internette yayınlanıyor. Miel denilen yer Seul’de bir restorant. Hatta arkadaşı da YG prodüktörlerinden Kush’un eski sevgilisi.

tumblr_inline_mtu4ueYbgo1rd9s6t

Bütün bunların üzerine YG tekrar bir açıklama yaparak tatil sürecinde sanatçıları ile iletişime geçmediğini, bu sürecin özel geçirilecek bir zaman olduğunu, dolayısıyla GD’nin nerede olduğundan haberleri olmadığını açıklıyor. Fakat yine de dedikoduların önünü kesebilmek adına “GD ve Kiko bir ilişki içerisinde değiller” diye ekliyor.

Kiko’nun özel hesabında paylaştığı bazı resimlerden anlaşılıyor ki, Kiko 20-22 Ağustos 2012 tarihleri arasında da Seul’de bulunmuş. 18 Ağustos’un GD’nin doğum günü olduğunu söylememe gerek var mı? 🙂 18 Ağustos’ta 2012’de Kiko iş için Bali’de bulunuyordu. Demek ki Bali’den direk olarak Seul’e geçmiş, Japonya’ya değil. GD’nin gecikmiş doğum gününü kutlamak istemiş olabilir mi?

2013 yılında Kiko’nun, GD’nin ailesi tarafından işletilen Dolce Vita’ya da gittiği söylense de bununla ilgili açık bir delil yok. Sadece söylenti.

2013 yılının Mart ayında GD ilk kez tek başına dünya turuna çıkıyor ve turun ilk konseri Seul’de gerçekleşiyor. Kiko bu konser için Seul’e geliyor ve GD’nin ailesi ve arkadaşlarıyla birlikte konseri izliyor.

tumblr_mkjs6snUGr1qfvtamo1_500

Hatta konserin ardından CL ile çekilmiş bir resmini de yayınlamış.

VQ8ip (1)

Nisan ayında ise Kiko’nun Japonya’da Opening Ceremony Tokyo defilesi oluyor. Bilin bakalım kim oraya gidiyor?

Evet bildiniz 🙂

GD’nin defileden sonra bazı modellerle çekilmiş fotoğrafları yayınlanıyor. Tabi ki Kiko ile tek kare pozu yok 🙂

O dönemden sonra GD ile Kiko arasına bir soğukluk girdiğini düşünüyorum ben. Kiko’nun instagramda yüklediği her resmi beğenen GD birdenbire bu alışkanlığından vazgeçiyor ve enteresan fakat bir o kadar da “anlamlı” resimler paylaşmaya başlıyor.

relationshit drunken

O sıralarda yaz aylarında çıkması planlanan albümü için de söz&beste çalışmaları yaptığını biliyoruz. Belki de GD’nin son albümündeki şarkı sözlerinin neredeyse hepsinin aynı ruh halinden çıkmış olmasının sebebi böyle bir şeydir, kimbilir…

Temmuz ayında hayranlar ilginç bir şeyi keşfediyorlar. 2010 yılında Kiko’un büyükannesi tarafından facebookta paylaşılmış bir resim ve yazılmış yorumlar. Resim 2010 yılında Kiko’nun oynadığı Norwegian Wood adlı filmin ekibiyle birlikte katıldığı Venice film festivalinden. Yapılan yorumlarda büyükannesi Kiko ile nasıl gurur duyduğunu dile getiriyor bir anlamda.

büyükanne

Fakat bir cümle var ki, herkesi şaşırtıyor. “Rock star erkek arkadaşı ve grubu da, Kiko’nun Vogue dergisinde çıkan haberinin hemen altındaki makalede” diyor büyükanne 🙂 Kiko’nun Vogue dergisinde ilk kez fotoğraflandığı sayıda tabi ki BIGBANG de var.

October Vogue kiko

October vogue kapak

Haberi ilk okuduğumda büyükannenin adresi sahte olabilir mi diye düşündüm, ama bu bilinçli olarak sahte bir adresle yapılmış olsaydı 2010’da yazılmış şeyler 2013’de patlak vermezdi. Böyle bir sahtekarlık yapacak olan kişi 3 yıl beklemezdi. Ayrıca Kiko 2010 yılında yaptığı açıklamada GD ile sadece arkadaş olduklarını ve eğer birileri onu yeni insanlarla tanıştırırsa bundan mutluluk duyacağını açıklamış, bu sayede “yalnızım” imajı çizmişti. Yani o rockstar GD olsun veya olmasın, sonuçta Kiko ilişki durumu hakkında her türlü yalan söylemişti.

Geldik 18 Ağustos 2013 tarihine. GD’nin doğum gününe yani. GD ve arkadaşları hem tekli hem topluca olmak üzere pek çok resim paylaştılar o gece. Hatta CL ile olan bir resim vardı ki -beni bile şaşırttı ve acaba mı diye düşündürdü. Ama sonradan anlaşıldı ki, CL o gece Kiko’yu kamufle etmek için kullanılmıştı. Kiko oradaydı ama o gece paylaşılan toplu fotoğraf karesinde bile görünmüyordu.

Derken… Partiye katılanlardan Utak facebook adresinde bir fotoğraf paylaştı ve kısa süre içerisinde fotoğrafı sildi. İşte o fotoğraf;

tumblr_inline_mtu812Vc0T1rd9s6t

Ve o gece çekilen diğer fotoğraflar & partiye katılan kişiler…

BR8w7kLCEAAmgv4

Bu fotoğraf GD’ye yakınlığıyla bilinen Ben Baller’ın instagram adresinde paylaşıldı. Kiko görünmüyor, ama ortaya çıkan diğer resimler sayesinde anlaşılıyor ki GD’nin tam da yanında;

ben baller

Ardından da o gece partide olan Jessica Horwell tarafından bu fotoğraf yüklendi;

jessica

Ve Harif’in yüklediği fotoğraf! Harif Guzman GD’nin Coup D’etat klibi için çalışan bir sokak sanatçısı. GD, doğum gününden sonra hem Jessica’yı hem de Harif’i instagramda takip etmeye başladı.

BR_BT-nCYAETyM9

Harif o günlerde Coup D’etat klibi için gerekli duvar çizimlerini yapıyordu. İşte yüklediği fotoğraf, bir duvara kalp çizen GD ve Kiko;

BR_byKQCIAA8cdw

Tahmin ettiğiniz gibi Harif de bu fotoğrafı daha sonra instagramdan sildi.

Birkaç hafta geçtikten sonra Jessica Horwell’ın blogu hayranlar tarafından keşfedildi. Jessica’nın blogunda da son derece şaşırtıcı fotoğraflar vardı fakat blog bir kaç hafta içinde bulundu. Hayranlardan biri ekli olan fotoğraf için “GD’nin yanında oturan, kız arkadaşı Kiko mu?” diye sorunca Jessica resimleri blogundan kaldırdı.

İşte Jessica’nın blogundaki fotoğraflar;

jessica blog

jessica blog 2

Evet, gördüğünüz gibi az önce GD’nin Kiko ile birlikte çizdiği kalbin hemen alt tarafında KIKO yazıyor.

GD’nin, kalbin hemen yan tarafına ne yazdığını çözmeye çalışırken de ismindeki sesli harfler olmadan yalnızca “Gdrgn” yazdığını söyleyenlerden esinlendim ve ortaya şöyle bir şey çıktı;jessica-blog-2

Ayrıca o gün güle oynaya sokak sanatı yapmaya çalışırken boyadıkları başka bir duvarın da yaklaşık 5 ay sonra çekilmiş bir resmi düştü internete. Duvardaki Kiko yazısı ve Kiko’yu temsilen çizilmiş kısa saçlı resim (üzerindeki kırmızı kalpler ile birlikte) direk olarak göze çarpıyor zaten. Ama görür görmez benim zihnimde başka bir şimşek çakmıştı ki, o da şu;

Adsız

tumblr_mrqqavESQj1s2a4deo1_500 (1)

Adsız-horz

Görüldüğü üzere resimler gayet açık…

VE YG BU RESİMLERDEN SONRA HİÇBİR AÇIKLAMA YAPMADI!

Şimdi geldik daha çok fanlar tarafından incelenen ya da olduğu farzedilen şeylere…

Başka bir olaya gelirsek; 6 Mayıs 2013 tarihinde Will Smith ve oğlu Jaden Smith YG Entertainment binasına geliyor ve YG ailesiyle tanışıyor. O gün boyunca YG ailesi mensupları tarafından pek çok fotoğraf paylaşılıyor. Çok az bir kısmında GD de var.

Daha sonra söylenilenlere göre GD o gün şirkete Will Smith gibi bir Holywood yıldızı gelmesine rağmen, çok fazla kalmamış ve şirketten erken bir vakitte ayrılmış. Aynı gün Kiko tahminimce özel hesabından yapması gereken bir etiketlemeyi yanlışlıkla halka açık olan instagram hesabından yaptı ve Kiko’nun Seul ormanlarının yakınlarında bir yerde olduğunu öğrendik.

S

Aynı gün Kiko şu fotoğrafı da instagramdan yayınlamıştı;

tumblr_inline_mtvuppRj651rd9s6t

Etiketteki fotoyla aynı 🙂

GD’nin acelesi Kiko yüzünden olabilir miydi yani?

O tarihten yaklaşık 1 hafta önce, 30 Nisan 2013 tarihinde Kiko yine Kush’un eski sevgilisiyle birlikte Seul’de görüşmüştü. Kiko en az 1 hafta Kore’de kalmıştı sizin anlayacağınız.

30 Nisan 2013

Acaba bu durumun GD ile tam bir alakası var mı?

Onu da Eylül 2013’te çıkan bir haber ile öğrendik. GD daha önceki evini bulan saseng hayranları nedeniyle yılın başlarında kendine yeni bir daire almıştı. Eylül ayında yayınlanan haber GD’nin evinin Seul ormanlarıyla çevrili Seoul Forest Galleria Foret’te olduğunu yazıyordu.

galleria foret

Yani Kiko çok büyük ihtimalle GD’nin evindeyken kendini instagramda etiketlemişti.

Ayrıca internette rastgeldiğim pek çok fan account var ki, eğer hepsi doğruysa bu birlikteliğe şüphe etmeye bile gerek yok.

Örneğin GD Bali’ye gittiği zaman Kiko’nun da Bali’de olduğunu iddia eden pek çok kişi var. O sıralar ne Kiko ne de GD twitter üzerinden hiçbir güncelleme yapmamış. Ama söylediklerine göre Kiko instagramdaki özel hesabından Bali’de o sıralar çekilen fotoğraflarını paylaşmış. Tabi Kiko’nun özel hesabındaki fotoları nasıl ya da kimlerin aracılığıyla gördükleri muamma.

Ayrıca daha önce bahsettiğim eğlence parkında çekilen fotoğrafın Jeju adasında GD&Kiko ve Kush&Songyee Koo çiftleri birlikte tatildeyken çekildiği ve bir fanın o esnada GD’den imza bile aldığı yazılmış. Fotoğraf yayınlanmadan önce Kiko pek fazla dikkate alınmadığı için doğru olabilir diye düşündüm, ama GD’nin popülaritesini düşünürsek Jeju’da bir tatil fazla riskli gibi geldi.

Kiko’nun instagramdaki fotolarının beğenenleri arasında GD’yi görmeniz de çok mümkün. GD sosyal ağları çok aktif kullanan birisi olarak instagramda pek çok kez Kiko’nun ve hatta Kiko’nun kardeşi Yuka’nın resimlerini beğendi&beğenmekte. Hatta Kiko için yapılmış fan çizimlerini ve Kiko’nun fotoğrafını yükleyen bazı kullanıcıların yükledikleri fotoğrafları da beğenmekten geri durmuyor.

5605979U BFKqarWCIAEmAPD BFpTVf2CUAAvofE tumblr_mcxg5nQ96j1qbzvaf tumblr_mhwowq1KAV1qfvtamo2_500

jjj k kkk l 1 4j oo pppp tumblr_mduthlnZRx1qblzxbo1_500 hh

j

Hatta Kiko’nun özel hesabından sızan bir fotoğrafta GD’nin o cool havalarını balon gibi patlatan bir yorumunu bile görebilirsiniz 🙂

BIC28AQCUAA7pBn

Ayrıca ikilinin aynı resimleri paylaştıkları da oldu;

BKnNTOUCYAATY6N

GD’nin ablasının da instagramdan Kiko’nun her iki hesabını ve Kiko’nun kız kardeşinin hesabını takip ettiğini söylesem şaşırmazsınız sanırım 🙂 GD’nin ablası ve Kiko’nun kardeşi, ne alaka değil mi? Belki birazdan alakayı kurarsınız, bomba dedikoduları sona saklıyorum 🙂

2012 yılında GD One of a Kind promosyonlarını bitirdiği sıralarda bir müddet sosyal ağlarda suskun kalmıştı. O sıralar tam da Kiko’nun doğum gününün olduğu zamanlara denk geliyordu. Birkaç gün sonra Seungri, Daesung ve GD’nin Japonya’dan dönüşte havaalanında çekilen fotoğrafları yayınlandı. GD’nin Japonya’ya gittiğini kimse bilmiyordu üstelik 🙂 Sonradan öğrenildi ki, son Crayon performansı biter bitmez GD Japonya’ya gitmiş. Kiko’nun doğum gününden 1 gün sonra yani.

2013 yılında ise GD Kiko’nun doğum günü için Japonya’ya gitmedi. Hatta o sıralar yurt dışında olmasına rağmen direk Kore’ye döndü. Fakat bazı Japon VIPlerin söylediğine göre, doğum gününden birkaç gün sonra Kiko Kore’ye gitmiş.

GD’nin 2013 yılındaki dünya turu esnasında ise -özellikle Japonya konseri olduğu zaman- netizenler arasında çok ilginç şeyler konuşuldu. GD’nin konser için Japonya’ya ailesiyle birlikte gittiği haberi gelmişti ki, konserden hemen sonraki günlerde hayranlar tarafından Kiko ve GD bir alışveriş merkezinde aynı katta ama yan yana mağazalarda görülmüşler.

Ayrıca BIGBANG F1 açılış konseri için Singapur’a gittiği sıralarda Kiko da birkaç arkadaşıyla birlikte Singapura’a gitmiş ve hatta Major Lazer ile GD&TOP Bubble Butt düeti çıkalı daha birkaç saat olmasına rağmen Kiko ve arkadaşları bu şarkı ile bir video bile çekmişti. Tam da buraya tıklarsanız videoyu görebilirsiniz.

O günün ardından Kiko’nun videoda görülen arkadaşları GD’yi instagramdan takip etmeye başlamış, yanılmıyorsam GD de onları geri takip yapmıştı. Demek ki Singapur’da da görüşmüşlerdi.

GD’nin soundcloud hesabından da Kiko’yu takip ettiğini söyleyeyim o zaman 🙂 Tanınmamak için kendi antisiymiş gibi bir hesap alan GD 🙂 Bu hesabı Diplo ve Lee Soo Hyuk gibi isimlerin takip ediyor olması, hesabın ismine rağmen yüksek olasılıkla GD’ye ait olduğunu gösteriyor. Üstelik Kiko da hesabı takip edenler arasında. Hesap GD’nin olmasa, bu isimler anti GD hesabını takip edecek değiller 🙂 Kiko ve GD’nin ortak olarak takip ettikleri ve takip edildikleri isimler de mevcut.

BNNMUR5CAAAkx4z

Kiko kendine ait soundcloud hesabından Bubble Butt şarkısının GD&TOP versiyonu çıkmadan 1-2 ay önce (GD ve TOP şarkının üzerinde çalışıyorlarken) orjinal versiyonunu paylaşmış. Bu da biraz enteresan bir tesadüf olmuş değil mi?

GD ile Kiko’nun günlük hayatlarında bile olsa bazı benzerliklerine de rastlamış ama farketmemiş olabiliriz. Örneğin instagrama koydukları fotoğraflar ve videolar. Biz farketmesek de farkedenler olmuş tabi 🙂

BRZQajCCEAAJanL

Adsız

GD’nin hayatına ait bazı detayları şarkılarında bulabileceğimizi biliyoruz. GD’nin son albümündeki bütün şarkı sözlerini bir gözden geçirirseniz, hem veryansın edildiğini hem de bir aşkın haykırıldığını görürsünüz.

Crooked şarkısının sözlerinden;

“Sonsuz diye bir şey yoktur.
Sonunda sen de değiştin.
.
.
Aşk denen şeyi al götür.
.
.
Yalnız bırak beni,
Nasılsa hep yalnızdım.
Kimsem yok benim,
Her şey anlamsız.
Tatlı tesellilerini al ve git.
.
.
Yalnızca sana inanırdım ve mutluydum ben,
Şaka gibi, terkedildim ben.”

R.O.D. şarkısının sözlerinden;

“Seni düşünmemeye çalışmak,
En fazla 10 dakika sürüyor.
.
.
Seni yanımda tutabileceksem eğer,
Ne şekilde olduğu hiç önemli değil.
.
.
Yüzün öylesine güzel ki,
Tıpkı bir sanat eseri.
Sana her bakışımda donakalıyorum,
Sanki bir heykel gibi.
Benim süperstarım sensin.
.
.
Git, kaç uzaklara..
Ve beni tanımaya devam et bu sırada.
.
.
Asla vazgeçme sevgilim
Bizi sınadıklarında bile.
Sen ve ben, dünyaya karşı,
Seninle birlikte ya yaşayacağım ya da öleceğim bu gece.
.
.
Sana dünyayı vereceğim,
Yeter ki sahibi sen ol.
Bu çılgın aşk şarkısının başrolü sen ol.
.
.
Yanıma gel, iyi dinle.
Bırak artık beni itip çekmeyi.
Tek bir ağız nasıl iki farklı şeyi söyleyebiliyor?
Hadi bu çocukça oyuna bir son verelim.”

Black şarkısı biraz daha özel bir şarkıya benziyor, en azından konsept olarak;

“Gülüşün pırıl pırıl, altın gibi.
Ama sözlerin soğuk, buz gibi.
.
.
Aşkın gerçek adı kesinlikle nefret,
Umut ise çaresizlik ve kederin ailesi.
.
.
Bir süredir aramızdaki zaman durmuştu.
Yanlış anlaşılmalar hep acıya sebep oldu.
Ben bile kendi kendimi bilmezken,
Senin beni anlamanı ummak en büyük yanlış anlaşılmaydı.
.
.
Dudakları kıpkırmızı, tıpkı yalanları gibi.
Günler geçtikçe, ne dilimiz ne de renklerimiz uyuşmadı.
.
.
Seninle tanıştığımdan beri, bana kalan tek şey acı.
.
.
Geldiğim yoldan geri dönüyorum, simsiyah.
Sen ve ben, heyecan dolu geçirdiğimiz o yaz,
Çok uzun zaman geçti üzerinden…
.
.
Yavaş yavaş yok oluyor…”

Albümün genel havasında hep bu tarz inişler çıkışlar var. Black ise daha ağır, bana kalırsa daha samimi cümleler hatta itiraflar içeriyor. Hisler açığa çıkıyor ama cümleler siyahın arkasına saklanıyor. Peki bu şarkının konseptini farklı kılan ne?
GD bu şarkının performansları esnasında yüzüne ufak siyah bir ben kondurdu. Siyah bir leke… Gerçekten bilerek mi yapıldı, yoksa bir tesadüf mü bilemiyorum ama hayranların gözünden kaçmayan bir durum var, o da şu;

tumblr_mlwpbeAfWU1rzmuvoo1_500-horz

Hoş bir ‘tesadüf’ olmuş 🙂

2011 yılının başlarına dönersek; GD&TOP albümünün introsunda yine çok “imalı” sözler vardı. GD’nin söylediği kısımda bir cümle var ki, bana göre yapılan en “zekice” kelime oyunlarından biri.

GD şarkı sözünde “Benim boyum kısa ama sevgilim uzun” diyor. Korece okunuşuyla “nae kineun jakjiman nae yeojaneun kiko” Kiko olarak söylenen kelimenin Korece’deki anlamı “uzun”. Bu bakış açısıyla okuduğumuzda “sevgilim Kiko” gibi bir anlam çıkıyor ortaya. Fakat bana kalırsa GD bu sözleri yazarken haklarında çıkan dedikodularla kendince kafa buluyor 🙂

Son zamanlarda GD&Kiko hayranlarının gözünden kaçmayan bir diğer detay ise, bileklerinden hiç çıkarmadıkları “Aşıkları ve aşklarını sonsuza dek birbirlerine bağlayacağına” inanılan, efsanevi bir hikayesi olsa da günümüzde çift eşyası olarak kullanılan kırmızı bileklikler. Gerçekten dikkatli incelerseniz son zamanlarda hem GD hem de Kiko bu bileklikleri hiç çıkarmıyorlar.

822656304 822651387 822652809

Ayrıca şu sıralar ikiliyi sıkı takip eden hayranlar arasında ciddi sayılabilecek şekilde konuşulan iki dedikodu var. Birincisi Kiko’nun yeni taşındığı ev. Kiko Japonya’da ailesiyle birlikte yaşıyorken, çok yakın bir zamanda yeni bir eve taşındı. Hatta yeni evinden instagramda bir resim bile paylaştı.

ev

Eeee ne olmuş yani derseniz… Japon VIPler arasında konuşulan ama dışarıya pek sızmayan çok şey var. Onlar bu konuda bizden onlarca adım öndeler çünkü çoğu şeye birebir şahit olabiliyorlar, fakat ne Kiko’ya ne de GD’ye zarar gelmemesi açısından çoğu şeyi sakladıklarını düşünüyorum. Asya ülkelerindeki hayran profili malum, özellikle Kiko için can sıkıcı durumlar olabilir. Yine de Japon VIPlerin ya da Kiko hayranlarının arasında dönen şeyleri takip etmek, doğruluğundan emin olamasak da gerçeğe en yakın şeyleri duyabilme ihtimalimizi arttırıyor.

Ve onların konuştuklarına göre, yeni taşındığı evi Kiko’ya GD almış. GD Japonya’dayken evi ortak kullanıyor oldukları da konuşuluyor. Bana kalırsa GD’nin Kiko’ya ev alması garip bir durum çünkü Kiko’nun da maddi imkanları oldukça müsait. Ama eğer GD, Kiko ile daha rahat görüşebilmek adına kendi için Japonya’da bir ev aldıysa, Kiko da oraya taşınmış ve orda yaşıyor olabilir. Fakat bunlar sadece birer iddia ve bu iddianın üzerine yapılmış yorumlar, doğru olsa bile bunu -en azından bizlerin- öğrenebilmesi pek mümkün değil.

Bir diğer “önemli sayılabilecek” olaya gelirsek. GD ile Kiko’nun gizlice nişanlanmış olabilecekleri düşünülüyor. Bu hem Kiko’nun GD’nin ailesiyle olan yakınlığı, hem de GD’nin ailesinin Kiko’nun ailesiyle olan yakınlığı göz önünde tutulursa olası bir durum aslında. Kiko’yu çok yakından takip eden hayranların internet üzerindeki bazı yazışmalarına baktığımda açık olarak yüzük kelimesinin defalarca dile getirildiğine şahit oldum. Bahsettikleri yüzük, bu sonbahar aylarından itibaren Kiko’nun parmağında görülmeye başlanan, fakat gündelik hayatta bile parmağından çıkarmadığı ve muhtemelen anlaşılmaması için türlü türlü yüzüklerle kombin yapılan, ama kombine edildiği diğer yüzükler değişse de kendisi asla değişmeyen bir yüzük. Kiko’nun sol elinde, yüzük parmağında…

BaPcAc0CMAEcwho yüzük (2) yüzük 2 yüzük

Yok canım, daha neler! dediğinizi duyabiliyorum 🙂 Evet, ben de ilk başta aynı tepkiyi verdim. Ama bu çok da alışık olmadığımız bir durum değil. K-Drama camiasından daha önce buna benzer örnekler hatırlıyorum- Lee Tae Sun gibi.

Hatta ve hatta G-Dragon’un AOMG partisinde Clara ile resimleri çıkınca Kiko hayranlarından biri twitter üzerinden G-Dragon’a tweet atıp “Sen gördüğüm en kötü nişanlısın!” yazmıştı. Buna da birebir şahidim. Daha sonra da Kiko’ya fazlaca yakın olduklarını düşündüğüm birkaç hayran, ısrarla bu tweeti silmesini istemişlerdi. Belki bizden daha fazla şey bilen biriydi, belki de herkes gibi fikir yürütüyordu. Fakat ne olursa olsun, ikili bir açıklama yapmadıkça bu nişan dedikodularının da, tıpkı diğer dedikodular gibi doğru olup olmadığına emin olamayız. Fikir yürütsek de bu sadece bir iddia olur, gerçeği yüzde yüz yansıtan bir delil hükmünde değil. Dolayısıyla daha önce örneklerini görmüş olsak bile bu durum için kesin cümleler kurmak doğru olmaz. O yüzüğün GD’den geldiği çoğunluk tarafından düşünülse de Kiko’nun parmağından hiç çıkarmadığı herhangi bir aksesuar olma ihtimali var hala. Bu yüzden ben de emin konuşamıyorum malesef…

Peki senin fikrin ne diye sorarsanız… Tabi ki yüzde yüz emin konuşamıyorum ama bu ilişkiden uzun süredir şüphelenen biri olarak artık belirsizlik noktasında sonlara yaklaştığımızı düşünüyorum. Burada anlatmayı unutmuş olabileceğim başka şeyler de vardır mutlaka, uzun zamandır o kadar çok şey okudum ki… Elbette içlerinde şişirilmiş haberler, abartılı yorumlar da bulunuyordu. Ama GD daha önce hiç bir kadınla bu şekilde, geride bu kadar soru işareti bırakacak olayların içerisinde bulunmamıştı.

Bazen çok şey okudukça ya da duydukça, çoğu abartı geliyor insana. Jeju’daki çift tatili, Black performansı için düşünülen konsept, aynı tarzda çekilmiş videolar hatta yüzük ve gizli nişan olayı. Ama puzzle bir bütün olarak düşünülürse, ihtimal olarak her bir parça birbirini tamamlar nitelikte.

Elimden geldiğince sizlere olayı toparlamaya çalıştım. Pek çoğumuzun bu durumdan hoşnut olmadığını düşünüyorum, çünkü Kiko aşırı uçlarda gezinen bir tarza sahip. Ama sonuç olarak aynı kültürel ve ahlaki değerlere sahip olmayışımız, insanları kendi değerlerimizle yargılayabileceğimiz anlamına gelmiyor. Sizi bilmem ama ben Kiko’nun ailesiyle olan fotoğraflarını gördükçe, onun da hepimiz gibi onu seven bir ailesi, annesi, babası, büyükannesi olduğunu farkettim. Ne kadar acı değil mi? Bir insana sadece tek taraflı bir gözle bakmak… Ben de bu hataya düştüm ve ona saldıranlar adına kendimi mahçup hissettim. Bu yüzden yorumlarda sizden de biraz sağduyulu olmanızı rica ediyorum.

Ne dersiniz? Kiko gerçekten Lady Dragon olabilir mi?

Kaynaklar: Allkpop, Soompi, http://the-mystery-of-jiko.tumblr.com/

GÜNCELLEME: Yılın son yazısını Kiko ve GD’nin olası ilişkisi üzerine yazıp bu konuyu kapattığımı düşünüyorken bizim ikili 2014’ü karşılamak için yine birlikteydiler ve yine görüntülendiler.

2013’e girmeden önce Christmas için gidilen Phuket adası tatilinin ardından 2014’e girmeden önce geçirilen Christmas’ta GD PSY konserinde konuk sanatçıydı ve ikilinin Christmas hevesleri kursaklarında kalmıştı. Ama bu telafi edilemeyecek bir şey değildi tabi. Yılbaşı gecesi ikili yine birlikteydi, bu kez gidilen yer ise Amerika’da süslü mekanlarıyla ve gece hayatıyla bilinen Las Vegas’tı.

İşte 2014’ü birlikte karşılayan ikilimizin resimleri;

4

Bc9ZNPmIIAADAVb

Bir de GD’nin yılbaşı gecesi instagrama yüklediği bir resimde üzerinde “Babacık” yazan bir kadın ayağı görmüştük ki, bunun da Kiko’nun ayağı olduğunu düşünen hayranlar mevcut.

BdJkFdWCcAARLx9

Yazıyı bitirmenin iyi bir fikir olmayacağını şimdi daha iyi anladım. O zaman bir sonraki güncellemede görüşmek üzere 🙂

GÜNCELLEME 2: İnanın bana, bir sonraki güncellemenin bu kadar erken geleceğini ben bile tahmin etmiyordum :))) Fakat BIGBANG Seungri gibi bir üyeye sahipken her an her şeyi beklememiz gerektiğini bir kez daha anlamış oldum.

Bu kez Seungri tarafından JiKo olayına kısmi bir “doğrulama” geldi. Nasıl mı?

Seungri’miz, biricik maknaemiz, 3 Ocak 2014 itibariyle “Galiba Ji Kiko’yu seçti, hadi onları tüm gücümüzle destekleyelim” yazan ve JiKo’nun birlikte çekilmiş fotoğraflarını içeren bir hayran tweetini favorilere aldı :)))))

g

Ertesi gün, yani 4 Ocak 2014 tarihinde ise bu tweeti ve hemen üzerinde görülen Taeyang’a ait favorilediği diğer tweeti favorilerinden kaldırdı.

Bu tweet yanlışlıkla mı favorilere alındı, bilerek mi yapıldı bilemiyoruz ama, Seungri’nin stalker edasıyla hazırladığı “minik bomba” JiKo olayına gelmiş geçmiş en büyük kanıt oldu bence.

Seungri’yi takipte kalın :)))))

GÜNCELLEME 3: Maşallah yeni yıla bereketli bir giriş oldu 🙂 Daha yılın ilk haftasında olan bitenin haddi hesabı yok.

Yeni güncellememiz beni şaşırtan bir durum oldu aslında. Kiko kızımız bir markanın moda gecesine katılmak için 6 Ocak 2014 tarihinde Hong Kong’a gitmişti. Havaalanı röportajları esnasında kendisine sorulan her soruya içtenlikle yanıt verdi ama “erkek arkadaşı hakkında” sorulan soruyu geçiştirdi.

8 Ocak 2014 tarihinde ise Hong Kong’a gelme amacı olan geceye katıldı ve gazetecilerle yaptığı röportaj esnasında yine ter döktüren sorulara cevap vermeye çalıştı.

Sorular, yılbaşında Vegas’ta olup olmadığı ya da GD’nin sevgilisi olup olmadığı hakkındaydı.

Yılbaşını Vegas’ta geçirdiğini zoraki de olsa kabul eden Kiko, GD’nin sevgilisi olup olmadığı sorusunu yalanlayabilmek için deyim yerindeyse kırk takla attı ve sonuç olarak “O benim iyi arkadaşım” şeklinde bir yanıtla konuyu kapattı.

“Peki Korece konuşarak mı anlaşıyorsunuz?” şeklinde gelen bir soruya ise “İngilizce konuşuyoruz” yanıtını verdi.

Bana sorarsanız, ünlü insanların “arkadaşız” ayağına yatmalarına son derece alışmış birisi olarak, cevaplar verilirken kullanılan beden dilini daha samimi bulurum. Çünkü diliniz yalan söylese de hareketleriniz sizi ele verir.

Kiko’nun soruları cevaplarken takındığı tavır hakkında ise yorumu size bırakıyorum.

Linklere tık tık:

http://v.youku.com/v_show/id_XNjU5MzI3NDA0.html?x

http://pad.tv.sohu.com/20140109/n393206066.shtml

Yukarıdaki linkler işe yaramadıysa bir de bunu deneyin 🙂 Ama bu videoda yüz ifadelerini göremeyeceksiniz ne yazık ki 😦

 

Ayrıca şu resmin, 2014 yılının Şubat ayında Japonya’da çekildiği söylenmekte.

tumblr_n5gvc5wC7D1tnycloo1_500

 

Sonrasını takip etmek isterseniz buyrun tıklayın 🙂

WHO IS NEXT ? – WINNER SERÜVENİ

Uzun süredir bir şeyler karalamak istesem de bana yazma hevesi verecek bir olay/konu bulamadığım için sessizliğe gömülmüştüm. Fakat yaptığı türlü egzantrik şeylerle hayatıma her daim renk katan YG papa bu kez de bana bir şeyler yazmak için bolca malzeme verdi. Bu kez kimisine göre şirketin “Yeni BIGBANG”i olma sürecinde, bu koltuğa aday 2 grubun yaşadıklarını anlatmanın zamanıdır bence.

1

Birkaç saat önce finalini izlediğim, kimisine göre reality kimisine göre survival bana göre gerçek bir “Survivor” olan “Who Is Next: WIN” uzun uzun yazmaya değecek kadar “gerçek” bir programdı bana göre. Bu durumda bizim YG papa da Kore’nin Acun’u oluyor bir nevi 🙂

İzlemediyseniz bile duymuşluğunuz ya da hakkında birkaç cümle okumuşluğunuz vardır diye tahmin ediyorum ama bu programı en başından beri takip eden birisi olarak şunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki, piyasanın son zamanlarda gördüğü en kaliteli çaylak gruplar yolda 🙂

2

Programdan kısaca bahsetmek gerekirse, “Who Is Next: WIN” YG Entertainment bünyesinde piyasaya çıkışını yapacak olan yeni erkek grubunun “tamamıyla halkın oyları” ile seçileceği bir tür yarışma süreciydi. YG Entertainment en son çıkış yaptırdığı erkek grubunu tam 8 yıl önce piyasaya sürmüştü- ki hepimiz o grubu severek takip ediyoruz değil mi? BIGBANG’den bahsediyorum tabi ki 😀

YG Entertainment bünyesinde grup olarak çıkışını yapan BIGBANG ve BIGBANG’in çıkışından 3 yıl sonra yine grup olarak çıkış yapan 2NE1’ın ardından grup formatıyla çıkış yapan 3. isim WINNER oldu.

1 2

Daha önce de idol grupları arasında bu tür survival programları yapıldığına rast gelmiştik. BIGBANG çıkış yapmadan önce grubun son adımları belgesel haline getirilmiş ve yaklaşık 3 ay boyunca grup izleyicilere tanıtılmıştı. Hatta çoğumuzun bildiği şu meşhur hikaye, Beast üyesi Hyunseung’un gruptan elenişi bu belgesel dahilinde olmuştu. Aynı şekilde 2PM&2AM üyeleri de çıkış öncesi “Hot Blood” adlı bir survival programı ile sınanmış ve orda da yine Beast üyesi Doo Joon elenerek gruplara veda etmişti.

Ben daha önceleri bahsettiğim 2 programı da izlemiş biri olarak söyleyebilirim ki “Who Is Next: WIN” bunların içerisinde bana göre en acımasız olanıydı. BIGBANG belgeselinde de Hot Blood programında da grup üyeleri yoğun bir fizyolojik ve psikolojik savaş içerisindeydiler fakat iki programda da gruplar genel hatlarıyla belliydi ve programlar aracılığıyla birer isim elenerek gruplara son rötuşlar yapıldı. Fakat WIN esnasında kazanacak olan da kaybedecek olan da bir grup dolusu insan ve dolayısıyla hepsinin hayalleri ve inançlarıydı.

bsbflc

Program formatından kısaca bahsedecek olursak, YG stajyerleri iki gruba ayrılmış – A ve B takımı olarak. Bu iki takım 10 bölüm boyunca sürekli olarak birbirleriyle yarışmak suretiyle bizlere hem yeteneklerini sergilediler hem de eğitimlerinin son adımlarını tamamlayarak çıkışa hazır hale geldiler. YG CEO’su Yang Hyun Suk’un dediğine göre kazananı tamamıyla seyircilerin oyları belirleyecekti. Benim kişisel anlamda bu konuda şüphelerim olsa da oy dengesine bakacak olursak YG doğru söylüyor da olabilir. Yani konu YG efendi olunca inanmak pek mümkün olmuyor, malum kendisi trolleriyle meşhur 🙂 Üstelik böyle ciddi bir kararı sadece seyirciye bırakacağına da pek inanasım gelmiyor ya, neyse. (BBG, Biz Evleniyoruz, Dokun Bana gibi saçma sapan yarışmalarla büyüyen bir nesil olarak insan orada sonuçların doğruluğuna inanmak için bir 5. Noter’in gelmesini falan bekliyor yani 🙂 )

Bu programın kazananı olacak grup şirket açısından da çok büyük bir misyona sahip olacaktı. Bizzat YG’nin açıklamalarına bakacak olursak, nasıl ki BIGBANG geçtiğimiz 8 yılın yükünü omuzladıysa WINNER da önümüzdeki 8 yıl boyunca şirketi sırtlayacaktı. Yang Tırsıngen Hyun Suk, BIGBANG üyelerinin askerlikleri yaklaştıkça şirketin namını yürütecek yeni bir grup kurmanın peşine düştü kısacası.

Hem A Takımında hem de B takımında gerçekten çok çalışkan ve kaliteli stajyerler mevcuttu efenim. İzleyenler bilirler ki, çocuklarımızın her biri çoktan büyük hayran kitlelerine sahip oldular. Program boyunca nerdeyse hepsini en az birer kez ağlarken gördük-ki bu sadece bizim gördüklerimizdi. Gerçekten çok büyük riskler alarak bu işe girişmişti hepsi. Bazılarını daha önceleri başka yarışma programlarından tanıyorduk, bazıları başka grupların kadrosundan son anda elenmişti, içlerinde solo çıkışını yapmış olan isimler bile vardı. Kimisi ailesini yıllardır görmüyordu, bazıları okullarını bırakıp kendilerini tamamen bu işe odaklamışlardı. İşte bütün bu nedenler, bu programı gerçek bir survivor havasında yaşamalarına/yaşamamıza neden oldu.

1383391_153106151566877_343335827_n

a

A Takımı’nın üyeleri; Song Min Ho, Lee Seung Hoon, Kim Jin Woo, Kang Seung Yoon ve Nam Taehyun.

Song Min Ho’yu pek çoğunuzun daha önceden tanıyor olabileceğini düşünüyorum, özellikle de Block B dinleyen kitlenin. Kendisi Block B grubundan elenen isimdi. Elenme nedeni tam olarak açıklanmamış fakat -doğruluğu kesin olmamakla birlikte- ailesinin o zamanlar çıkış yapmasını onaylamadığını okudum az önce. Daha sonra B.O.M adlı bir gruba katılıyor ama bu grup da çıkış öncesi dağılıyor. Minho’nun geçmişi hayal kırıklıklarıyla dolu kısacası 😦

Kendisi yarışma boyunca benim son derece ilgimi çeken bir isimdi çünkü hem mükemmel bir ses tonu, hem inanılmaz bir rap yeteneği hem de G-Dragon’a inanılmaz bir benzerliği vardı. Kimisi Taeyang&GD karışımı olduğunu düşünüyor ama bana kalırsa Taeyang’a benzeyen tarafı tarzı. Yüzüne baktığınız zaman tıpkı kopya koyun Dolly gibi GD’nin vücut hücrelerinden kopyalanmış başka bir GD olabileceğini düşünürsünüz 🙂

win a WIN-A-5

Ayrıca kendisi “K-POP The Ultimate Audition” dizisinde Park Kibum rolünü canlandırmış.

Lee Seung Hoon ise Kpop Star yarışmasından hatırlayabileceğiniz bir isim. Yarışmadan sonra YG stajyeri oluyor ve daha sonra da A Takımı üyelerinden biri haline geliyor. Özellikle Minho ile uyumu yarışma boyunca çok dikkat çekti. İkisinin de rapi gerçekten çok sağlamdı.

Team A - Lee Seung Hoon (이승훈)

Kim Jin Woo, YG bünyesine Seungri tarafından önerilen bir isim. Seungri’nin ortağı olduğu şirkette eğitim almaya başlıyor ve sonrasında Seungri sayesinde YG Entertainment ailesine katılıyor.

jinwoo

Programda ağlarken gördüğümüz ilk isim Kim Jin Woo. Babası gemici ve sefere gittiği zaman aylarca gelmeyebiliyormuş. Program vasıtasıyla buluştukları zaman Jin Woo da evine gidip babasını görmeyeli 3 yıl olmuştu.

JİNWOOjİNWOO 2

Jin Woo bana göre programın en talihsiz ismiydi. Program boyunca YG tarafından “doğal gözükmemekle” eleştirildi. JYP stajyerleri ile battle yapıldığı bölümde bizzat JYP ortaklarından Park Jin Young’un şarkısının sözlerini unuttu, üstelik bu sırada Park Jin Young performansı izliyordu. Bireysel yarışsa daha az stresli olabilirdi ama yaptığı hatalar yüzünden grubunun da gölgelendiğini düşündüğü için hep çok üzüldü Jin Woo…

İşte o performans;

Bir diğer üye Kang Seung Yoon. Bu ismin bir özelliği var- kendisi hali hazırda çıkış yapmış birisi. Kang Seung Yoon Superstar K2 yarışmasından sonra YG stajyerlerinden biri haline geliyor ama gerçekten güçlü bir vokali ve şarkı sözü yazıp beste yapma yeteneği olduğu için grup üyeleri arasında resmi çıkışını yapan tek isim.  Ayrıca kendisi A Takım’nın lideri 🙂

20130917_Win_Who_is_Next_Team_A_Kang_Seung_Yoon

Yarışma boyunca gerçekten çok güzel şarkılara imza attı ve yaptığı şarkılar da bütün otoritelerden yüksek puanlar aldı. Final için hazırladığı şarkıyı YG’nin şarkı tanrılarından sayılan Tablo duyar duymaz satın almak istedi, artık siz düşünün gerisini 🙂

tumblr_mv14t4bfMK1ruzwxbo1_500

Bu da Kang Seung Yoon’un solo çıkış parçası;

Şarkının içinden resmen gençlik fışkırıyor değil mi? 🙂

Geldik A Takımı’nın “kızların kalbini en çok titreten” üyesine 🙂 Nam Tae Hyun grubun maknaesi, içlerinde en küçük olan yani. Gerçekten çok hoş bir ses tonu var bana kalırsa. Şimdiden sesinin bağımlısı oldum diyebilirim.

tumblr_mvdxwxOPUQ1qdni1co1_500

Ayrıca o absürd şekilde ortadan ayrılmış saçlarla bile son derece yakışıklı görünebilen nadir erkeklerden sanırım 🙂 Tae Hyun da program boyunca YG’den nasibini aldı. Onu da ağlarken gördük, şaşırtıcı bir durum değil bu tabi ki 🙂

tumblr_mumasiu6fP1riji1eo1_500

Geldik B Takımına…

1383892_153105141566978_2019294646_n

B.I, Kim Jin Hwan, Kim Dong Hyuk, Song Yun Hyeong, Bobby ve Koo Jun Hoe.

b

B Takımı diğer takıma oranla yaşça daha küçük üyelerden oluşuyor. Yaşça küçük olsalar da yetenekleri şaşılacak kadar büyük 🙂

B.I. takımın lideri olan isim. İnanılmaz bir rapper. Küçüklüğünden beri bu camianın içerisindeymiş aslında.

BUYQdGbCIAAOuFe Jim0H00

20090726_BI_2NE1

Yetenekleri daha ilk bölümden itibaren YG tarafından takdir edilen bir isim. Yang Hyun Suk B.I. için 2. G-Dragon olma kapasitesine sahip demişti efenim.

hanbin

Gerçekten de çok yetenekli. Grubun lideri olarak bütün düzenlemelerden, kareografilerden, şarkı seçimlerinden hatta yeni yapılacak olan şarkılardan sorumlu olan kişi desek yanlış olmaz. Aynı GD gibi mükemmeliyetçi bir kişiliği var. Bir şeylerin ters gitmesinden pek haz etmiyor. Bir bölümde provalar iyi gitmedi diye sinirlenip kapıyı vurup çıktığını da gördük yani 🙂

Kim Jin Hwan ise benim için WINNER 11’lisi arasındaki en özel isim. Neden bilmiyorum ama çok daha farklı bir olgunluk hissediyorum Jin Hwan’da.

WIN_Ким-Чин-Хван

Grubunun en büyüğü, çok da sevilip sayılıyor. BIGBANG için anne şefkatine sahip Taeyang ne ise B Takımı için de Jinhwan aynı öyle. Ayrıca dans yeteneği de Taeyang sunbaesine çekmiş 🙂 Akrobasilerde genelde Jin Hwan’ı kullanıyorlar, Taeyang’ın kıvraklığı Jin Hwan’da da var. Patron YG de Jin Hwan’ın dans yeteneği açısından Taeyang’a çok benzediğini dillendirmişti zaten.

Bu arada söylememe gerek var mı bilmiyorum ama, Taeyang KPOP idolleri arasında en iyi dans edebilen isim olarak anılıyor. Düşünün Jin Hwan’daki yeteneği 🙂

Kim Dong Hyuk B Takımının vokalistlerinden. Ayrıca grubun en küçüğü yani maknaesi oluyor kendileri 🙂

kim dong hyuk

İnce bir ses tonu olmasına rağmen gerçekten sesini çok iyi kullandığını düşünüyorum. Piyano, bateri ve gitar çalabilen son derece yetenekli bir çocuk. Ayrıca içlerinde en küçük üye olduğu için ara sıra “sevimli” imajını da kullanıyor. Küçük derken şaka yapmıyorum, 1997 doğumlu kendisi 🙂 Pek çoğumuz ilkokuldayken kendisi dünyaya yeni teşrif etmişler 🙂

Program esnasında bir bölüm var ki izleyenlerin çoğunu ağlatmıştır diye düşünüyorum. Dong Hyuk babasını ziyarete gidiyor o bölümde. Gidiyor ve babasının küllerinin saklandığı cama karşı konuşuyor. Babasına “başaracağına” dair söz veriyor!

lolo-vert

Daha fazlasına gerek yok sanırım.

Song Yun Hyeong takımın vokalistlerinden bir diğeri. Diğer üyelere göre biraz daha sönük kaldığını düşünenler var. Koskoca allkpop sitesinde bile sürekli bu tartışılıyor.

TEAM-B-Song-Yun-Hyeong-winner-35731579-553-800

Sanırım bunun nedeni grupta pek göz önünde bulunmayışı. Ama YG gibi bir şirkette stajyer olabiliyorsa, hatta böyle bir yarışma için yeterli görülüyorsa yeteneklerini tartışmaya pek gerek yoktur diye düşünüyorum.

Bir diğer isim Bobby. İnanın bu ismi duyunca yüzüme yerleşen gülümsemenin sebebini ben de bilmiyorum. Çocuğun yüzünü görmeniz bile kanınızın kaynaması için yeterli.

bobby

Ailesinden ayrı olan üyelerden biri de Bobby. Ailesi Amerika’da yaşıyor. Bobby ise hayallerinin peşinden koşmak için Kore’ye dönüp orada tutunmaya çalışan bir çocuk. Bobby’nin de Amerika’daki ailesiyle internet üzerinden konuşurken nasıl ağladığını izleyenler hatırlayacaktır.

bobby (2)

Ses tonu mü-kem-mel!! İnanılmaz güçlü bir rap yeteneği var. Ayrıca son derece iyi şarkı sözü yazdığını düşünüyorum. Özellikle final bölümünde kendi hikayelerini anlattıkları şarkıda, yazdığı sözlerle annesine seslenişi müthişti!

Surata bakın şunun 🙂 🙂

BUSgXUcCUAEVldl

Son üye ise Koo Jun Hoe. Jun Hoe de Kpopstar yarışmasından. B Takımının güçlü vokallerinden birisidir kendisi efenim.

koo jun hoe

Grubun küçüklerinden biri de o, 1997 doğumlu. Grup içerisinde kendini çok fazla gösteremese de ses tonuyla bile farkedildiğini düşünüyorum ben.

koo

WINNER izlemeyenler varsa izlemenizi tavsiye ederim. Çok acımasızca gelse de izleyiciyi kendine bağlayan bir program oldu. Her hafta “Bu sefer nasıl bir performans izleyeceğiz?” sorusunu kendimize sorduğumuz ve hiçbir hafta hayal kırıklığına uğramadığımız bir süreç oldu bizler için. 10 bölüm boyunca neler yaşandığını ve nasıl gelişme kaydedildiğini bizzat kendiniz görüyorsunuz.

tumblr_mv8fqpWz4t1sofdbro1_500

GD ve Taeyang tarafından eğitildikleri ve geri kalan BIGBANG üyeleri ve 2NE1 üyeleri tarafından oylandıkları bölüm mü dersiniz, JYP stajyerleriyle kapıştıkları bölüm mü dersiniz, aylık değerlendirmelerinde YG’nin kıdemlileri tarafından oylanmaları mı dersiniz, ne ararsanız var 🙂 Müzik camiasının dişli jürilerinin olduğu bölümü saymıyorum bile…

Bakın takım koçları G-Dragon ve Taeyang nasıl da olaya odaklanmış haldeler 🙂

1237553_149274745283351_246223138_n

tumblr_mv43uxKM6H1qgepp4o1_500

Yarışma süreci devam ediyorken 2 Takım için de bir fan meeting düzenlendi. Bu hayran buluşması YG için gerçekten çok büyük bir gurur kaynağı olmalı diye düşünüyorum çünkü henüz çıkışı bile yapılmamış gruplar koskoca bir alışveriş merkezini kalabalık yüzünden kapatacak hale geldi- hali hazırda piyasada olan bazı gruplardan daha çok hayran topladılar.

1395944_152488221628670_1236667302_n

625560_152488281628664_1518783690_n 1376432_152488521628640_1794052227_n 1377977_152488344961991_806775985_n 1379295_152488434961982_579550185_n 1383245_152488484961977_1373434445_n 1383531_152488258295333_641180132_n 1383948_152488374961988_8103409_n 1383996_152488518295307_1256868898_n

1385344_152488378295321_1489064509_n 1395845_152488408295318_1944894358_n 1395899_152488428295316_1592947213_n

Şu kalabalığa bakar mısınız?!

557078_152488278295331_1779607960_n 1385184_152488214962004_1175570821_n BWW2wXKCMAAmMV4 BWXFgyMCUAACaBi

Burada da videoları var. Tıklamanızı rica ediyorum. Tıklayın ki YG’ye birlikte küfredebilelim 🙂

A Takımı’nın görüntüleri;

B Takımı’nın görüntüleri;

Daha çıkış yapmamış ve program sonunda birisi elenecek olan gruplara fan meeting düzenliyorsun ve bunca kalabalığı oraya topluyorsun. Peki hiç düşündün mü bu gruplardan elenecek olan daha sonra ne hissedecek? Ah YG ah!!!

Baksanıza nasıl mutlular. Bu mutluluğu onların elinden alma fikri ne kadar zalimce !!!

İşte iki liderin programda yaptıkları röportajlardan kesitler. Her şey ne kadar açık, görebilene…

BWj1ZrsCYAA0EEO BXCPyO1CAAEmpIG

Burada da oylama sonuçlanmadan önce hayranlarına gönderdikleri mesajlar var 🙂

1374092_154850584725767_2131304327_n 1395252_154850484725777_914731106_n

Bana göre bu programın enlerine gelirsek;

A Takımı’nın en iyi sahne performansı ;

A Takımı’nın en iyi dans performansı;

A Takımı’nın en iyi Söz&Beste performansı (Self composition);

B Takımı’nın en iyi sahne performansı ;

B Takımı’nın en iyi dans performansı;

B Takımı’nın en iyi Söz&Beste performansı (Self composition);

Program boyunca halk oylamalarında gerçekten çok az bir fark vardı.

vote

Finale başlarken fark yalnızca %1.6 idi. Her şey finale bağlıydı kısacası.

Peki sonuç ne oldu?

İşte sonucumuz;

tumblr_mv8ywsXcIY1rk1xs6o1_500 tumblr_mv8ywsXcIY1rk1xs6o2_500

Evet. A takımı kazanan takım oldu. Program boyunca jüriler genelde B Takımı’nın yeteneklerini daha çok beğendi ve B Takımı aylık değerlendirmelerde ve yapılan kapışmalarda A’ya karşı üstünlük sağladı ama halk A Takımı’nı sahnede görmeyi daha çok istedi.

Peki grupların üyeleri final anını nasıl karşıladı?

jinhwan final

lee seunghoon mino final 2 mino final

nam tae hyun final

tumblr_mv89tkaTMf1soek5no1_1280

final 1

final 4final7 final 6

final 9

Bu resimleri gördükçe bunun yalnızca bir program olmadığını daha net şekilde görebiliyoruz. Bu onların hayatları, hayalleri, çabaları, kardeşlik duyguları… Mutluluktan ağlayanların gözyaşlarında aynı zamanda nasıl büyük bir üzüntü olduğu çok açık…

Kaybeden takımın lideri B.I.. O konuşurken arkadan ona sarılan da kazanan takımın lideri Seung Yoon…

final 2

Burdaysa B.I. kaybeden tarafta olmasına rağmen kazanan takımın üyelerinden Seung Hoon ağlıyor diye onu sakinleştirmeye çalışıyor, aynı şeyi daha sonra yine kazanan takımın üyelerinden Minho’ya yapıyor hatta…

final final 5

Bu da kazanan takımın lideri Seung Yoon’un, kaybeden takımdan Jin Hwan’ın gözyaşlarını silerken çekilmiş bir kare…

final10

Yine kaybeden takımdan Koo Jun Hoe, kazanan taraftan Lee Seung Hoon’u sakinleştirmeye çalışıyor. Bütün bunlar sadece 1-2 dakika içinde yaşananlar. Nerdeyse kaybettiklerine üzülmeyi unutuyorlar sizin anlayacağınız…

final 3

Kazanan takımın lideri Kang Seung Yoon final konuşmasını yapıyor;

final söz

“Çok minnettarım. B Takımı da fazlasıyla çalıştı. Dürüst olmak gerekirse, bugün onların bizden çok daha iyi olduklarını düşünüyorum. Onlara çok büyük bir alkış göndermek istiyorum. Umarım B Takımı’nı desteklemeye devam edersiniz. Aynı zamanda A Takımı’nı da sevmeye devam edin lütfen.Teşekkürler.”

Gördüğünüz gibi 7 cümleden 4’ü B Takımı’na gelecek desteklerin kesilmemesi için sarfedilmiş.

Kaybeden takımın lideri B.I. final konuşmasını yapıyor;

final söz 2

“Hiçbir pişmanlığımız olmadan bütün performanslarımızı tamamladığımız için mutluyum. Gerçekten minnettarım. Umarım A Takımı’ndaki ağabeylerimizi desteklemeye devam edersiniz. Şu an, bana göre hepimiz kazandık. Teşekkürler.”

B.I. da tıpkı Seung Yoon gibi öyle güzel cümleler kurmuş ki…

Her iki liderin de samimiyetinden zerre kadar şüphem yok benim.

Sonuçlar açıklandıktan sonra eminim ki bütün WINNER izleyicileri aynı şeyleri hissetmiştir.

tumblr_mv9zb1xoKs1sjfv0wo1_1280
Kesinlikle bekleyeceğiz. B Takımı da çıkışını yapacak ve onları da desteklemeye devam edeceğiz.

A Takımı’na gelince… Onların artık bir ismi var; “WINNER”

WINNER çok yakında çıkışını yapacak ve umuyoruz ki BIGBANG sunbaeleri gibi ortalığın tozunu atacaklar 🙂

Koca bir yazının daha sonuna geldik 🙂 Kapanışı en samimi duygularımla yapmak istedim.

İşte benim için “WINNER”;

 

BXPKuDlCMAADhJ5

1 Grup, 5 Kişi, 7 Yıl – Büyük Patlamanın Arkasındaki “İnce Detaylar”

Öncelikle tekrar hoşgeldiniz 🙂

Bir önceki yazımda BIGBANG’i “bence” sahip oldukları imajlarıyla ve biraz da kişisel hayatlarına değinerek anlatmıştım ve o yazı esnasında başka bir BIGBANG yazısının sinyallerini vermiştim aslında.

BIGBANG’in bana ifade ettiği anlamın ne derece büyük olduğunu farketmişsinizdir diye düşünüyorum 🙂 Fakat BIGBANG’in yaşadığı onca acı tatlı şeylerin ve bizlerin onlar için ifade ettiği anlamın ne olduğunu daha iyi anlayabilmemiz adına, daha ilk yazıyı yazarken ikincisini tasarlamaya başlamıştım bile.

Daha önce söylediğim gibi, BIGBANG hissettikleri şeyleri bizlere şarkılarıyla anlatmaya çalışan bir grup. Şarkıları incelediğimiz zaman gerçekten de yaşadıkları olayların ardından yazılmış zekice sözlere rastlıyoruz. Ayrıca kliplerde de ince detaylar veren ve kurguları son derece iyi yaptığına inandığım grupların başını çeker.

Bu yazıda bazı şarkıları sözleriyle, bazılarını kliplerde bize gösterilen hikayelerle ve bazılarını da yaşanan öncesi-sonrası olaylarıyla inceleyelim istedim.

Elbette yeni bir gruptan bahsetmiyoruz, geçtiğimiz günlerde 7. yıllarını kutladık. Dolayısıyla bu 7 yıl içinde pek çok mükemmel şarkıya imza atsalar da hepsini incelememiz mümkün değil, size de yazık bana da 🙂 O yüzden yanlızca gözüme çarpanları detaylarıyla paylaşmak istiyorum.

Daha fazla uzatmayayım. Hadi bakalım ~~ Let’s Goooooo 🙂

BIGBANG 28 Ağustos 2006’da ilk single albümünü çıkardı. Bu albümde en çok dikkat çeken bir cover çalışması olan This Love şarkısıydı.

This Love coverını bilenleriniz vardır mutlaka. Maroon 5- This Love şarkısının G-Dragon tarafından yapılmış bir remake çalışması. GD şarkıya yeni sözler yazarak bizlere yaşadığı bir hikayenin de kapılarını araladı aslında.

Bu şarkı BIGBANG’in çıkış öncesi belgeselinde GD’nin performans olarak gösterdiği şarkı. Sözleri bir aşk hikayesinden bahsediyor. “J” olarak sembolize edilen bayan kahraman hikayedeki esas kız. Bu hikaye G-Dragon tarafından kabul edilen, tamamen gerçek bir hikaye. Hatta klibi de hikayeyi betimliyor. Şarkıda bahsedilen kız GD’nin platonik olarak tutulduğu kızın ta kendisi. Fakat kızın bir erkek arkadaşı var ve bu yüzden bizimkine karşılık vermiyor. Bizimki de kızdan karşılık alamadıkça ona daha çok bağlanmaya devam ediyor. Ergenlik çağlarının klasik aşk hikayelerinden biri aslında. Ama bu hikaye G-Dragon’un elinde öyle güzel şekillenmiş ki, hem şarkıya hem de sahne performanslarına BIGBANG olarak çok güzel yansıttılar bunu.

“J” olarak sembolize edilen kız daha sonraları ifşa oldu tabi. Kim Jinah adında bir hanımefendi kendileri. İnternette kıza bir lakap bile takılmış- Herşeye sahip olan kız. İnternet yorumcuları kızın hem güzel, hem zengin hem de yetenekli olduğunu söylüyorlar.

Şarkı sözlerine bakarsak G-Dragon bu kıza olan aşkına bir son veremediği için şarkı boyunca kendine aptal diyip durmuş.

“Arkadaşlarım benim niye bu kadar tuhaflaştığımı soruyorlar ve merak ediyorlar; gerçekten o kızda bu kadar vazgeçilmez olan şey ne?”

Gördüğünüz gibi sadece şu cümleyle bile nasıl bir aşk hikayesi olduğunu gayet net anlayabiliriz.

İşte buyrun, meşhur “J-ya” kızımız 🙂

2d6qu8h 18090218or9 30452871nq9 37838117ir4 jinah1 Screenshot2009-10-26at125237PM (1)

G-dragon şarkıda daha açık ipuçları da veriyor bizlere. “19 Eylül, senin doğum günün” dediği bir kısım var. Kim Jinah kızımız 19 Eylül 1988 doğumlu.

Şarkı sözlerinde bahsedilen, klipte de gördüğümüz kısımlar var ayrıca.

“Evinin önünde beklediğim geceyi hatırlıyor musun?

Ellerimde çiçeklerle seni orada beklerken hissettiğim gerilim de giderek artıyordu.

Ama beklediğimin aksine, sen gelmedin… Yağmur başladı.

Tam gitmeye karar verdiğim o an,

Kalbinde başka birinin olduğunu farkettim.

Artık tamamen yanlızdım.”

Şimdi klibe bir göz atalım;

Gördüğünüz gibi klip de sözler kadar açık 🙂

Olayın daha da ilginç kısmı, BIGBANG çıkış yaptıktan 1 yıl sonra, yani bu şarkı çoktan piyasadayken, 19 eylül 2007 tarihinde G-Dragon Cyworld hesabından “919 Happy Birthday” yazarak Kim Jinah’ın doğum gününü kutluyor. Bu durum GD hayranlarını fazlaca şaşırtmış, o sıralar GD’nin hala Kim Jinah’a karşı bazı hisler beslediği konuşulup durmuş.

P3LCR72WJO_104

Ayrıca bu hikayeyi konserleri esnasında da defalarca sembolize ettiler. Bakın şurda bir örneği var ki, ben bu videoyu her izlediğimde çok eğleniyorum. Çünkü performansın sonlarına doğru G-Dragon yere çöküyor ve diğer bütün BIGBANG üyeleri sahnenin dört bir tarafına dağılıp Bayan J’yi arıyorlar. Hatta en sonunda J’ye bir mesajları da var 🙂

Seungri : “J Nuna! Ji Yong Hyong’umuza karşı bu şekilde davranma! O çok acı çekiyor.”

Daesung: “Sen Ji Yong’un kalbini kırdın J”

Taeyang: “Arkadaşlarının ona bu yüzden “aptal” demesi çok acımasızca değil mi?”

2009 yılında G-Dragon katıldığı bir programda bu şarkı için yeni bir kareografi düzenlemesi yapmış ve o an stüdyoda bulunan 19 Eylül doğumlu bir hayranı için bu performansı sergilemişti. Programın yayın tarihi 19 Eylül olduğu için böyle bir farklılık düşünmüşler. Ben ilk izlediğimde “vaaayyyy beee” dediğimi gayet net hatırlıyorum 🙂 O hayran hala yaşıyor mudur sizce de ? hehehe 🙂

Peki şu an J-ya olarak bildiğimiz Kim Jinah nerelerde, ne yapıyor diye merak ediyor musunuz?

Kimileri Kim Jinah’ın o zamanlar JYP stajyeri olduğunu, kimileri de SM stajyeri olduğunu yazmış internette. Hatta bazıları balerin olduğundan söz etmiş. (GD en son katıldığı programda balerinlere duyduğu hayranlıktan bahsetmişti hatırlarsanız 🙂 )

Hangisi ne kadar doğru bilemiyorum ama umarım kızcağız hala o zamanki sevgilisiyle birliktedir ve mutlu bir ilişkisi vardır. Yoksa gerçekten çok yazık olur 🙂

Geçelim bir diğer albüme. BIGBANG’in ikinci single albümü ilkinden tam bir ay sonra piyasaya sürülüyor. Buradaki en dikkat çekici şarkı, BIGBANG is VIP. Neden dikkat çekici diye sorarsanız, bu şarkı bizlere yani BIGBANG hayranlarına ismini veren ve bizleri VIP yapan şarkının ta kendisi 🙂

Şarkının girişinde “Welcome to the fantastic world” diyor. Daha güzel bir tanım olabilir miydi sizce de? Hangimiz BIGBANG’in o fantastik dünyasına kapılmadık ki ? 🙂

Şarkı BIGBANG’in uzun süren çalışmalarını anlatan ve belgeselleri yayınlanırken onlara “bunların hepsi çirkin, idol falan olamazlar” gözüyle bakan insanlara ders vermek amacıyla yapılmış aslında biraz.

İşte bu sözler GD’nin içindekileri açığa çıkarıyor bir nevi 🙂

“İnsanlar benim bir süs köpeği olduğumdan bahsediyorlar. İplerim başkasının elindeymiş.

Ama onlar ne bilebilirler ki? Ben çok değiştim. Bunu iyice düşün.

Hey! Artık duramam. Ben eski ben değilim.

Bana inanan ve arkamda olan insanlar var- ailem

Artık duramam. Arkadaşlarım (BIGBANG) hepinize teşekkürler.

Sayenizde endişelencek hiçbir şeyim yok benim.

Kontrolden çıktım (GD)

Yakında bütün bulutları dağıtacağım.

Sağolun ama artık beni durduramazsınız”

Şarkının devamı ise başlangıcı kadar ilginç…

“Kendi işinle ilgilen, çok konuşuyorsun ve bu beni çileden çıkarıyor.

Neden şu an bile daha fazlası için denemeye devam ediyorum?

Bunu yapabilmek 6 yılımı aldı.

Herşeyimi riske ettim, o yüzden kulaklarını aç ve beni iyi dinle.”

Farkında mısınız bilmiyorum ama BIGBANG bugün neyse 7 yıl önce de aynıymış haha 🙂

“Selam dostum. Benim bu çirkin görünüşümü görüyor musun?

Sanki görülecek hiçbir şey yokmuş gibi.

Güle güle sana.”

Ve işte geldik şarkının ana temasına;

“Bu bizim başlangıcımız, bizler V.I.P.’yiz.”

Şarkının belirli kısımlarında “Bizler V.I.P.’yiz. Kimmiş V.I.P?” diye sorup teker teker kendi isimlerini de söylüyorlar.

İşte buradaki V.I.P. ifadesinden sonra BIGBANG üyeleri, hayranlarının onlar için çok önemli olduğunu ve bu yüzden asıl V.I.P.’nin hayranları olduğunu ifade ettiler. O gün bu gündür BIGBANG hayranlarının adı V.I.P olarak geçmeye devam ediyor. (V.I.P.’nin açılımı very important person)

BR9jEpNCEAAkDkj

Bu da şarkının en sevdiğim performanslarından biri;

Şarkının son sözleriyse şöyle ;

“Neymiş? Bir daha söyle! BIGBANG V.I.P.’dir.

Ne demiştim ben? BIGBANG en iyisidir.”

Doğru söze ne hacet 🙂

Bahsedeceğim bir diğer şarkı 2007 yılında çıkardıkları “Always” adlı albümden. Bu şarkı G-Dragon tarafından hazırlanmış ve kendi solosu olacağını düşünürken patron Yang Goon şarkıyı BIGBANG’in söylemesine karar vermiş. Bu durum yüzünden GD büyük bir hayal kırıklığına uğrasa da, şarkı BIGBANG’in o zamana kadar en hit olmuş şarkısı ve onlara tamamen farklı bir yol açmış. Geçtiğimiz günlerde Yang Goon da bu konudan bahsetmiş ve “G-Dragon’un hazırladığı Lies şarkısı, BIGBANG’i BIGBANG yapan şarkıdır” demişti.

Aslında bu şarkının sözlerini incelerseniz; sevdiği kızdan ayrılan ama daha sonra pişman olan ve söylediği her şeyin yalan olduğunu, sadece kendini kandırdığını ve onsuz yapamadığı için ona geri dönmek istediği haykıran aşık bir adamın varlığını farkedersiniz. Fakat burda benim esas dikkatimi çeken şey şarkının kendisinden çok klibi.

Not: Klip izleme gibi bir manyaklığım var. En anlamsız klipleri bile izleyip bir anlam çıkarmaya ya da kendimce mantıklı açıklamalar yapmaya çalışırım. Söz konusu BIGBANG klipleri ya da videoları olduğunda bazen kendimi bile aşabiliyorum 🙂

Eğer klibe hala göz atmadıysanız izlemenizi tavsiye ederim 🙂

Video yorumlarında beni çok güldüren bir yoruma rastladım;

-O kız T.O.P’yi mi öldürdü az önce? Hem de bir ananasla?! 🙂 🙂 🙂

Not 2: İzlediğim videoların altındaki yorumları okuma gibi bir manyaklığım da var. Ama bunu herkese tavsiye ederim, gerçekten çok orjinal ve komik yorumlar çıkabiliyor arada 🙂

Bu şarkı gruplar arası ortak çalışmalara bile vesile oldu. Şöyle ki bizim sevgili BIGBANG’imiz o sıralar iyi bir ivme yakalayan Wonder Girls grubu ile hem Lies’ı hem de Wonder Girls şarkısı olan “Tell Me” yi birlikte sergilediler.

Videolara tık 🙂

Zaten o sıralar BIGBANG için bir Wonder Girls furyası başlamıştı ki sormayın gitsin. Bu performanstan önce, aynı yıl çıktıkları konser turunda yine çok tutulan bir Wonder Girls şarkısı olan “Irony”nin parodisini yapmıştı bizimkiler. Bu parodiye çalışırken de Wonder Girls üyeleri tarafından bizzat eğitilmişler.

Buyrun o da şurada ;

Öhöm… Hatta G-Dragon ve Sohee arasında bir aşk dedikodusu yayıldı o sıralar. Hala doğru mu yalan mı tam emin olamıyorum ama karıştırdığım bazı yabancı bloglarda doğruluğunu kanıtlayıcı sağlam ipuçları görmüştüm 🙂 Her neyse olmuş bitmiş, biz işimize bakalım 🙂

Beni hem sözleriyle hem müziğiyle hem de klibiyle vuran bir başka şarkı da Haru Haru.

Haru Haru şarkısıyla ilk kez 2008 yılındaki Stand Up albümünde tanışıyoruz. GD’ye hayran olmamın en büyük sebeplerinden biri bu şarkıdır. Ne kadar anlatırsam anlatayım yine de bu şarkıya olan bağlılığımı açıklamaya yetmeyeceğinden eminim. Ama bıraksanız Haru Haru hakkında hiç susmadan saatlerce konuşabilirim hala. (Zaten bendeki bu çenesi düşük imajı çoktan farkettiniz değil mi? 🙂 )

Her ne kadar BIGBANG’i BIGBANG yapan şarkı Lies olsa da, benim için BIGBANG’i BIGBANG yapan şarkı Haru Haru’dur. Hem orjinali, hem akustiği o kadar güzel ki! Daha sözlerinin anlamını okumadan, klibini bile izlemeden sadece dinlediğimde hissettiğim şeyleri bugün bile gayet net hatırlıyorum. Şarkıyı o kadar sık dinledim ve hala o kadar sık dinlemeye devam ediyorum ki, daha Türkçe rap yapamazken Korece rap yapmaya başladım bu şarkı sayesinde 🙂

Müziğin dili olmaz derler ya, Haru Haru bunu bana en çarpıcı şekilde hissettiren şarkı. Sözleri anlamasam da hala dinlediğimde içim burkulur, yüreğim sızlar, yok yere aşk acısı çekesim gelir 🙂 Öyle de kalbe dokunan bir yanı var bu şarkının.

Ve klip…

Klibi izleyenler zaten hikayenin ne olduğunu çok iyi bilir. Bu hikayenin de yaşanmış olduğu ve hikayedeki kızın GD’nin eski sevgilisi olduğu söylentileri olsa da, bunun doğruluğunu kanıtlayan hiçbir açıklama yok. Olsa GD bizimle bunu paylaşırdı diye düşünüyorum ve klibi hemen size paslıyorum 🙂

Bu klip üzerine pek çok parodi yapıldı, vaktiniz olduğunda youtube üzerinden onlara da göz atabilirsiniz. Özellikle T.O.P. ve GD’nin dövüş sahneleri parodilerin en dikkat çekici kısımları oluyor. Parodide oynatacakları kız bulamadıkları için, erkeklere peruk takıp kız kılığına soktukları parodiler mi dersiniz, minicik G-Dragon’umuzun herkül gibi olduğu parodiler mi dersiniz… Ne ararsanız var 😀

Hatta Infinity Challenge ekibi tarafından bile parodisi yapılmıştı bu klibin 🙂 Ben çok beğenmiştim, izlemeyenler mutlaka göz atmalı 🙂
Buyrun efenim, Infinity Challenge ekibi nam-ı diğer BIG BAG ve Haru Haru parodisi 🙂 (G-Dragon’u görünce kahkaha atmıştım, bakalım siz en çok hangisine güleceksiniz 🙂 )

Öhöm öhöm… Yeterince güldüğümüze göre artık ciddiyetle devam edebiliriz 🙂

Haru Haru denince akustik versiyonu da akıllara geliyordur illaki değil mi?

Buyrun bu da içinizi daha da bir titretecek olan akustik versiyonu hem de Türkçe altyazılı haliyle (Benim favori videolarımdan biridir 🙂 Videodaki ağlayan VIP’leri gördükçe benim daha beter ağlayasım geliyor 😦 )

Ve konserler arasındaki favori Haru Haru performansım 🙂 GD bir gün coolluktan öleceksin diye korkuyorum hehehe 😛

Not: Vaktiniz yoksa bu videoyu pas geçin, çünkü aşağıda daha fantastik bir tanesi sizi bekliyor.


Evet, geldik daha fantastik olana. Orkestra eşliğinde Haru Haru dinlemediyseniz, Haru Haru dinledim demeyin bence 🙂 Buyrun 🙂

Bak yine video yorumlarını okurken kahkaha attım. En baştaki adamı görüp T.O.P. opera yapıyor sanmışlar hahaha 🙂

Şimdiiii… Buraya kadar hala benimle kaldıysanız o zaman size bir sorum var. Canlı performanslarda ve kliplerde Seungri’yi gördünüz değil mi? Son çıkardığı albümdeki halini de görmüşsünüzdür mutlaka. Bu yazıyı hazırlama aşamasında eski videolara bakarken aklıma gelen tek şey Seungri ve geçirdiği inanılmaz değişim oldu. Haksız mıyım ama? 🙂

Neyse, hadi kaldığımız yerden devam edelim. Eğer Haru Haru kısmını atlattıysak gerisi daha kolay gelir çünkü kendimden en vıdı vıdı performansı Haru Haru’da bekliyordum 🙂

Şimdi geldik BIGBANG’in “skandal” sayılabilecek hikayelerinin başladığı yıllara…

2009 yılına damgasını vuran olay G-Dragon’un ilk solo albümü olan Heartbreaker’ın çıkışıyıdı. Bu albüm YG tarafından büyük beklentiyle çıkarıldı ama ilk başta YG’ye bir o kadar da bela oldu. Neden diye sorarsanız…

Heartbreaker şarkısının çalıntı olduğu iddiaları dolaştı ortalıkta. Flo Rida’nın “Right Round” adlı şarkısı ve Heartbreaker arasındaki benzerlik herkesi ciddi anlamda şoka uğrattı-ben dahil-

Bakın bakalım benziyorlar mı?

Olay ciddi anlamda incelendi. Hatta şarkının haklarına sahip olan Warner Chappell de bu olay üzerine incelemeler başlattı. Ve işin seyri birden öyle bir değişti ki, ben bile inanamadım 🙂

Flo Rida G-Dragon ile biraraya geldi. Heartbreaker’ın kendi şarkısı Right Round’dan esinlenilerek yapılmasının söz konusu olmadığını ve bu çalıntı hikayesinin gerçeği yansıtmadığını açıkladı. G-Dragon’un şarkıda kendine özgü bambaşka bir tarz ortaya koyduğunu söyledi.

Bakın bakın, hepsini kendisi söylüyor 🙂

Evet, aynen düşündüğünüz gibi GD bu konuşma esnasında Flo Rida’nın dediklerinin çoğunu anlamıyor hahaha 🙂 Ama Flo Rida’nın da dediği gibi “He got the right swag” hehe 🙂 Anlamasa da cool duruşundan hiç ödün vermiyor yani 🙂 🙂

Bu buluşmadan sonra daha da bomba bir gelişme oldu. G-Dragon Flo Rida’nın Kore’de gerçekleştirdiği konserde sahne aldı ve Flo Rida ile Heartbreaker şarkısında düet yaptı!

Trajikomik desem bana saldırmazsınız değil mi? 🙂

İşte burda da o malum düet performansı ;

Şimdi sıkı durun, size daha komik bir şey söyleyeceğim. Bu olaylar yaşandıktan sonra Naime Amuro adlı bir Japon şarkıcının “Sit! Stay! Wait! Down!” adlı şarkısında Heartbreaker’dan esinlendiği konuşuldu. Yani ne desem bilemiyorum ki, hem başka birisinden esinlenmekle suçlanan hem de ondan esinlenilen ilk şarkıcı G-Dragon’dur herhalde 🙂

Naime Amuro denen abla da bu olan bitenden habersiz miydi neydi anlamadım ki 🙂 Hayır yani bu olayın bir ucu Flo Rida gibi çok takip edilen bir müzisyene dayanıyor. Sen de gide gide böyle enteresan olaylara sebep olmuş bir şarkıdan esinleniyorsun.
Ya da gerçekten esinlenmedin, bu da büyük bir tesadüf. Çünkü esinlenme olduğunu düşündüğümde, bu kadar ayyuka çıkmış bir olaydan sonra gidip de göstere göstere o şarkıdan esinlenecek kadar saf (!) birinin olabileceğine inanasım gelmiyor. Her neyse…

Ne kadar arasam da şarkının kendi orjinal kaydını youtube üzerinde bulamadım. Orjinal kayıt yok ama pek çok cover var. Zaten bize lazım olan şarkının giriş kısmı olduğu için o coverlardan birini buraya ekliyorum. Right Round ve Heartbreaker arasındaki benzerlik kadar net olmasa da ben benzettim. Bakalım siz de benzetecek misiniz?

Heartbreaker albümü demişken, GD’nin bu albümle birlikte verdiği “Shine a Light” konserlerine ve o konserler esnasında patlak veren bir başka olaya daha değinmeden olmaz. Efenim albüm içerisinde bir başka şarkı var, Breathe. Bu şarkı için konserler esnasında gayet sıradışı ve ilgi çekici(!) bir kareografi hazırlanmış. Fakat Güney Kore gibi ahlahi değer kumkuması bir ülkede ünlüysen; bırak sergilediğin performansları, attığın adıma bile dikkat etmek zorundasın.

Ben bu kareografiyi kendi cümlelerimle anlatmaya kalkmayayım da siz en iyisi bizzat kendiniz izleyin ve görün.

Bu olay -beklenildiği üzere- ülkede büyük fırtına koparmış. Bir konser ortamı için fazla uygunsuz bulunduğundan ciddi bir araştırma başlatılmış, GD haksızlığı kanıtlanırsa 1 yıla kadar hapis istemiyle yargılanmış. Düşünün adamlar ne kadar kafaya takıyor böyle şeyleri. Tabi YG Entertainment hemen bir özür yazısı hazırlamış ama bu insanların öfkesini dindirmeye yetmemiş.

Performanstaki bayan Aimee Lee Lucas adında bir dansçı. Kendisi Koreli değil, Amerika’da büyümüş. Konserden hemen sonra da Amerika’ya gitmiş ve ülke bu olayla çalkalanırken onun hiçbir şeyden haberi yokmuş. Kore’ye dönünce öğrenmiş herşeyi. Onun Amerikalı olduğunu bilmeyenler bu dansçı kızımız hakkında da pek çok eleştiride bulunmuşlar. Hatta eleştirilerin büyük kısmı ona gelmiş. Sonradan gerçeği öğrenince, ona göre böyle bir şeyin normal olabileceğini düşünüp eleştirinin dozunu azaltmışlar.

GD de bütün bu eleştiriler sonrasında bir açıklama yapıp “Küçüklüğümden beri hayalini kurduğum şey solo olarak sergileyebileceğim performanslardı ve bunun için gerçekten çok çalıştım. Konserler bittikten sonraysa sadece eleştirildiğimi farkettim. Nereye gidersem gideyim, sürekli eleştirilecek miyim? Tek istediğim izleyicilere bu kez daha farklı bir yönümü göstermekti. Özellikle bazı haberlerin başlıkları öyle güçlü kelimelerden oluşuyordu ki, annem ve babam gördüğünde kendimi utanmış ve hayal kırıklığına uğramış hissettim. Bu şarkı rüyasında sürekli sevdiği kişiyi gördüğü için uyanmak istemeyen birini anlatıyor. Bu yüzden ben de olayı bu şekilde karikatürize etmek istedim, bu kadar cinsel algılanabileceğini düşünmedim.”

Şimdi, olaya GD’nin açısından bakarsak, söyledikleri mantıksız değil. Ama GD’ciğim, yavrucuğum, yapma etme. Ben bile senin yaşadığın o ülkedeki insanların -gerçek hayatlarını o şekilde geçirmeseler de- bu tarz konularda ne kadar tutucu olduklarının farkındayım. Ne demek “Bu kadar cinsel algılanabileceğini düşünmedim!” ??

Olay incelenmiş ve sonuç olarak GD bu olaydan da yırtmış ama bu olayla birlikte GD’ye antipati besleyen bir kitle de artık iyice ortaya çıkmış malesef.

Veee… Bütün bu tatsız olaylar olduktan sonra BIGBANG’in bunları atlatıp bizlere son derece “anlamlı” bir şekilde geri dönüş yapması gerekiyordu. 2011 yılı, onların “Biz tekrar burdayız” dedikleri yıl oldu ve BIGBANG “Tonight” albümüyle sahalara dönüş yaptı.

Aslında o sıkıntılı dönemlerden sonra BIGBANG bir single çalışması yapmış, hatta Taeyang ve Seungri de kendi solo albümlerini çıkarmışlardı ama böylesi bir meydan okumayı 24 Şubat 2011’de çıkardıkları Tonight albümünde görebiliyoruz. Hatta bu öyle güçlü bir dönüştü olmuş ki, Tonight albümü BIGBANG albümleri arasında o zamana kadar en çok satılan albüm olarak kayıtlara geçmiş.

bbbbbb

Albüme baktığınız zaman gerçekten çok kaliteli şarkılar olduğunu farkedeceksiniz. Ama BIGBANG’in bu albümde yine susmadığı ve bizlere “kendi cümleleriyle” hissettiklerini bir bir anlattığı bir şarkı da mevcut tabi ki 🙂

Aslında şarkı demekle dememek arasında kalıyorum çünkü bahsettiğim şey intro dediğimiz, normal şarkıların uzunluğunda olmayan ve daha çok tanıtım amaçlı kullanılmak için hazırlanmış bir çalışma. Yine de bu çalışmayla mesajı baştan alıyoruz. Bana kalırsa bu albümün en sevilesi, en hissedilesi ve en bas bas bağıran çalışması “Thank You&You” introsu.

Kısa bir versiyonu tam olarak şurda;

Siz de benim gibi hangi birine baksam diye şaşırdınız mı? haha 🙂

Gelelim sözlere…

“Hey, hey, 2011

Hey! B-i-g b-a-n-g

Be T-h-e- b-e-s-t”

Girişteki şu harf harf söyledikleri B-i-g b-a-n-g be T-h-e- b-e-s-t kısmı bu albüme ne kadar motive bir şekilde hazırlandıklarını gözler önüne seriyor. Bizimkiler yine sert ama iddialı bir giriş yapmışlar 🙂

Ardından devamı geliyor;

“Ben iyiyim, teşekkürler. Ya sen?

Biz iyiyiz, teşekkürler. Ya siz?

Her birimiz geri döndü,

Olduğumuz yere döndük ve bir kez daha başlıyoruz işte.

Gördüğünüz gibi, bazı değişiklikler var.

.

.

.
Ben iyiyim, teşekkürler. Ya sen?

Gözlerini diktiğin yerde ben olacağım.

Evet evet, biz olacağız.

.

.

.

“Ben iyiyim, teşekkürler. Ya sen?

“Biz iyiyiz, teşekkürler. Ya siz?

“Ben iyiyim, teşekkürler. Ya sen?

Ve zaten biliyorsun ki, biz bunu da başaracağız.”

Haksız da çıkmamışlar, o zamana kadar grup olarak yaptıkları en başarılı albüm olmuş.

Eee daha ne desinler yani ? 🙂

Peki olaylar burda bitiyor mu? Malesef hayır 😦

Daha uzuuuun bir süre bu albümün balını yemeye devam edebilecekken, BIGBANG’in başına felaketler gelmeye devam ediyor.

Bunlar gerçekten de benim anlatmayı en “sevmediğim” olaylar…

Bu seferki hikaye Mayıs ayında Daesung’un başına gelen olayla başlıyor.

Olayı bizzat Daseung’un ağzından anlatacak olursam, 31 Mayıs 2011 tarihinde gece saat 1:30 sıralarında, Daesung kendi arabasıyla seyir halinde ilerliyor. Önünde bir araba var fakat araba aniden şerit değiştirerek yoluna devam ediyor. Hal böyle olunca az ileride bir taksi olduğunu farkediyor. Durmak istiyor ama sanki bir şeyin engel olduğunu hissediyor. Frenler işe yaramayınca taksiye çarpıyor. Hemen arabadan inen Daesung şöföre iyi olup olmadığını soruyor, şöförse “Ben iyiyim ama biraz geri tarafta başka birisi daha vardı” diyor. Yani aslında Daesung’un hemen önündeki arabanın aniden şerit değiştirmesinin sebebi, yerde yatan birisinin olması. Daesung taksiye çarpmadan yaklaşık 2-3 dakika kadar önce aynı yolda bir motorsiklet sürücüsü kaza yapmış ve otoyolda baygın bir şekilde yatıyormuş. Daesung fren yaparken onu engelleyen şey de bu yaralı sürücü aslında 😦

0185C8A9F8E1936ED862D36D856A6 201106192010331001_1

PS11053100005

daesung-accident-2 daesung-accident-5

İşte şu resimde olay net bir şekilde aktarılıyor bizlere;

daesung-accident

Yapılan araştırmalarda Daesung’un alkollü olmadığı, motorsiklet sürücüsünün de sınırın üzerinde alkollü olduğu ortaya çıkıyor. Ayrıca motorsikletliye ilk çarpan Daesung değil, zaten motorsiklet sürücüsü yaralı halde yerde yatıyorken oluyor bu kaza. Daesung’un hatası ise, hız limiti saatte 60 km olan bir yolda, saatte 80 km hızla gitmek.

Motorsiklet sürücüsü hayatını kaybediyor ama polis Daesung çarptığı zaman kazazedenin hayatta olduğuna yani bu ölüme aslında Daesung’un sebep olduğuna dair güçlü bir kanıt bulamayınca, Daesung bu suçlamadan aklanıyor ve kurbanın başına gelen olayda masum olduğu kanıtlanıyor.
Sonrası tam bir kara delik. Daesung gibi duygusal birisi için çok ağır bir yük bu çünkü. İlk çıkış yaptığı günden beri internet kullanıcıları tarafından “Bundan idol falan olmaz, çirkinin önde gideni bu” gibi acımasız eleştirilere hedef olan Daesung, o zaman kadar hakkında yapılmış hiçbir eleştiriye üzülmediğini, ama kaza zamanı internette gördüğü “Katil” kelimesinin onu çok üzdüğünü söylemişti. Hatta “Bunun doğru olmadığının farkındayım ama o sıralar aklımdan kötü şeyler yapmak geçiyordu, belki de herkesin istediği gibi ortadan kaybolmalıydım” diyerek aslında intiharı bile düşünecek kadar büyük bir bunalım yaşadığını dile getirmişti.

Polis aylar süren araştırma sonrası Daesung’u aklarken, çarptığı taksi şöförü polis sorgusu esnasında durumu “Onun yerinde ben olsaydım ben de bu kazayı yapardım” şeklinde açıklarken gidip de bir insana bu kadar kolay bir şekilde “Katil” damgası vurmak hangi vicdana sığar bilemiyorum. Üstelik de alkol sınırını aştığı için bu olaydan önce zaten kaza yapmış bir yaralıdan bahsediyoruz.

Daesung çok uzun bir müddet grup aktivitelerine katılmadı. Hatta bu durum grubun aktivitelerine de engel olacak diye çok korkmuş. “BIGBANG’in aktivitelerine sensiz devam edeceğini öğrendiğinde ne düşündün?” şeklinde gelen soruya “Çok şükür” şeklinde cevap veriyor. Grupta onun olup olmadığı o an umursadığı en son şey, tek düşündüğü diğer üyelerin bu kazadan dolayı herhangi bir zarar görmemesi.

BIGBANG’in Daesung’suz çektiği reklam filmini ve fotoğrafları görünce gerçekten kendimi çok kötü hissediyorum. İşte o fotoğraflardan biri;

e6108ba99b627bdfe781dd15f6da0c24_large

Burda da reklam filmi var 😦

BIGBANG iyi günde de kötü günde de 5 kişi olarak yoluna devam etmeli! Onları öyle tanıdık ve öyle kabullendik. Hangi üyeyi gruptan çekerseniz çekin, mutlaka eksikliğini hissedersiniz ve böyle bir durumda BIGBANG artık o eski tadı veremeyecektir bizlere. Çünkü her biri BIGBANG’in canı kanı. Biri olmazsa, hiçbiri olmaz.

Hele ki kaza olduğu konusunda hemfikir olunan ve aklandığı bir dava yüzünden, gruptan -kısa süreli de olsa- bu şekilde bir ayrılık yaşamak 😦 Bir daha asla onları bu şekilde görmeyiz umarım.

İlk başta Daesung’a -normal olarak- kızgın olan kurbanın ailesi, daha sonraları Daesung ile görüşüp onu işine ve hayatına geri dönmesi adına cesaretlendirmiş. Zaman geçtikçe de insanlar Daesung’un haklılığına inamaya başlamışlar. Fakat daha geçtiğimiz günlerde patlak veren, BIGBANG ile aynı şirkete bağlı olan SE7EN’ın askerliği ihmaliyle eleştirildiği olayda bile bazı internet yorumcularının daha önceki YG Entertainment skandallarından bahsederken Daesung’un ismini kullanmak yerine ondan “Katil” diye bahsettiklerine şahit oldum. Ne diyeyim, kurbanın ailesi bile onun masum olduğuna inanıp affetmiş, Allah senin o buz kesmiş kalbini de yumuşatsın inşallah.

BIGBANG’in 2011’de başına gelen olaylar bununla bitse iyi!

Sonraki “sevimsiz” olay G-Dragon’un başına patlıyor.

gdragon-marijuanax

Çalıntı şarkı şüphesi ve konser kareografisi olaylarının etkileri tam geçti derken G-Dragon bir başka skandalın başrolü haline geliyor. Yine G-Dragon’un yaptığı açıklamalara göre anlatmam gerekirse, 2011 yılı Haziran ayının ortalarında G-dragon polis tarafından uyuşturucu kullanma şüphesiyle sorguya çağırılıyor. GD’ye göre bu sorgunun sebebi sahnedeki imajından kaynaklıyor. Hepimiz biliyoruz ki GD’nin imajı gerçekten de tam bir bad boy. Polis sorgusunun ardından idrar ve saç örneklerinden testler yapılıyor. İdrar tahlilinde bir şey çıkmazken saç analizinden gelen sonuç GD dahil herkesi şaşırtıyor. Saç örneği gösteriyor ki, GD az miktarda da olsa esrar kullanmış. G-Dragon’a göre bunun imkanı yok çünkü o esrar kullanmadığından emin. Ama daha sonra dikkatlice düşününce buna sebep olacak bir olayı hatırlıyor. İşte şimdi anlatacaklarım bence hikayenin eleştiriye en açık kısmı.

G-Dragon aynı yıl Mayıs ayının ortalarında Japonya’da verdikleri konserden sonra bir kutlama partisine katılıyor. Bu arada GD’nin hem sigara hem de alkol kullandığını söylememe gerek yok sanırım. Parti ilerledikçe GD alkol almaya devam ediyor. Daha sonra bana göre enteresan bir olay patlak veriyor. YG’nin açıklamasına göre anlatmam gerekirse; daha önce hiç görmediği biri GD’ye bir sigara uzatıyor. GD de o kişinin bir hayranı olabileceği düşünüyor ve reddetmek kabalık olur diye sigarayı kabul edip içmeye başlıyor. Onca araştırma sonucu burada bir ikilemle karşılaştım. YG’nin açıklamasında, GD’nin alkolün etkisiyle çok net anlayamadığı ama yine de sigarada bir terslik olabileceğini düşünüp biraz içtikten sonra sigarayı tuvalete attığı belirtilmiş. Fakat G-Dragon’un açıklamalarında böyle bir ifadeye rastlamıyoruz. Olayı bizzat anlattığı programda, daha önce hiç esrar kullanmadığı için tadını bilmediğini, o sırada da biraz alkollü olduğundan tadını normal sigarayla ayırt edemediğini ve böylece sigarayı içtiğini söylüyor. Yani GD’ye göre, aslında o hiç bir terslik olabileceğini düşünmemiş.

Bana sorarsanız YG’nin yaptığı bu “sigarayı tuvalete atma” hikayesi yalan. GD’nin, test sonuçları pozitif gelince şoka uğrayıp hiçbir şekilde esrar almadığını ve sonucun kesinlikle yanlış olduğunu düşünmesi ile 1 ay önce o sigarayı içerken şüphelenip tuvalete atması meselesi çelişiyor çünkü. Hayır madem o zaman şüphelenip sigarayı tuvalete attın, uyuşturucu için sorguya çağrıldığın anda “acaba mı?” diye düşünüp o durumu direk hatırlardın zaten. Ortada bir yalan olduğu besbelli yani.

Neyse, devam edecek olursak; gelen idrar örneklerinin negatif, saç örneklerininse pozitif çıkmasının sebebi, maddenin idrardan temizlenecek kadar uzun bir süre önce (yaklaşık 1 ay) alınmış olması. Fakat bu tarz uyuşturucu maddeler özellikle saçlarda birikme yaparmış ve bu yüzden çok uzun bir süre geçse de eğer madde alındığı sırada kişinin sahip olduğu saç telleri tamamen kesilmezse, saç tahlili uyuşturucu maddenin kullanılıp kullanılmadığına dair belirleyici olabiliyormuş.

G-Dragon’un hem daha önce bir adli vakası olmadığı için, hem de tespit edilen uyuşturucu miktarı bunun bağımlılık derecesinde olmadığını, çok az bir miktar alınmış olabileceğini gözler önüne serdiği için GD’nin suçlamaları askıya alınmış.

Burada bir görevliyle yapılan telefon görüşmesi var;

Bu olay öyle bir patlamış ki, hemen ardından tonlarca “BIGBANG dağılıyor” haberleri yapılmış. Akbabalar iş başındaymış yani!

Bana kalırsa bu olayda hala mantıken yerine oturmayan yerler var. YG Entertainment ve G-Dragon kendilerince olayı açıklıyorlar ama nedense hala kafamda pek çok soru işareti dolaşıyor.

Öncelikle, G-Dragon hayranlara karşı diğer üyelere kıyasla biraz daha mesafeli tavrıyla bilinir. Elbette yakın olduğu kişilere mesafeli davranmıyor ama burada bahsedilen kişi daha önce hiç tanımadığı birisi. Konser sonrası bir parti veriliyor, çok mutlu ya da rahatlamış olabilirsin ama daha önce hiç görmediğin birisinin sana uzattığı sigarayı neden kabul ediyorsun? Gerçekten de kabalık olacağını düşündüğünden mi? Neden bilmiyorum ama bu noktada bir şey beni rahatsız ediyor. Üstelik GD gibi alkolle haşır neşir bir insanın kontrolü tamamen kaybedeceği kadar sarhoş olacağına da pek inanasım gelmiyor. Alkol direncini o bizden daha iyi biliyordur sonuçta. Yani çok sarhoştu da o an doğru düşünemedi ve sigarayı alıp içti desek? Hayır, bence bu da değil.

Bir diğer ilginç nokta da şu ki; 2011 yılında 5 yıllık bir grup olan BIGBANG’in üyesi olarak, onca yıl bir kez bile böyle bir durumdan şüphelenilmediği halde, neden tam da bu esrar olayından 1 ay sonra polis uyuşturucu şüphesiyle sorguya alıyor? Burada gerçekten tesadüf sayılamayacak kadar hayret verici bir zaman algısı söz konusu. Bazı VIPler bunun, sektörde bulunan bazı kişiler tarafından bilerek yaptırıldığını ve böylece BIGBANG’in kuyusunun kazıldığını söylemişler. Bu bana biraz abartı gibi geliyor. Yani anlatıldığı kadarıyla olay -güya- taaaa Japonya’da başlıyor. Her ne kadar zamanlama çok enteresan olsa da, yine de bilerek hazırlanmış bir komplo olabileceği fikri mantığıma pek sığmıyor. Demek istediğim, bu eğer kazara kullanılmış bir madde değilse; yani aslında bilerek alınmışsa bunu saptamak polislerce daha kolay-ki örneğini kendi ülkemizdeki ünlülerde de sürekli görüyoruz. Ama değilse… Onca yıl üzerine kazara alınmış bir uyuşturucu maddesi ve onca yıl üzerine ilk kez böyle bir durumdan şüphelenilmesi! Bu gerçekten işin en garip kısmı.

Ayrıca bu olay Temmuz’da kesinleştiği halde basına duyurulduğu tarih Ekim ayı. Olay duyulduktan sonra YG bir açıklama yapıp, GD’nin bu olay yüzünden üzgün ve mahçup olduğunu ve bir süre geri planda duracağını söylüyor. Ama aynı YG, Temmuz ayından beri olayın sonucunu bildiği halde Temmuz’dan Ekim’e kadar GD ile ilgili promosyonlarına güllük gülistanlık devam etmiş ve GD de geri planda falan değilmiş. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu olayı kısacası. Ya da kısaca şirket politikası diyelim biz 🙂

Bu olaydan sonra GD için de internet kullanıcılarının enteresan yorumları gelmeye başlamış tabi. GD’yi en çok üzen yorum “Biliyordum” olmuş. İnsanların sırf sahnedeki sert imajından dolayı onun gerçekte de böyle bir karaktere sahip olduğunu düşünmeleri onu çok kırmış. Benimse en çok dikkatimi çeken şey GD’ye takılan bir lakap oldu. Bu madde bilerek mi alınmış, kazara mı alınmış emin değiliz. Ama bildiğimiz bir şey var ki yanlızca 1 defaya mahsus kullanılmış ve GD asla uyuşturucu bağımlısı değil. Buna rağmen bazı internet kullanıcıları GD’ye G-Dragon demek yerine G-Druggin demeyi tercih ediyorlar. Unutmayalım ki idoller de insan ve insanlar hata yapmaya mecburlar. Önemli olan hatalarının ne derece arkasında durduğu ve tekrarlayıp tekrarlamadığı. Her ne kadar ben de açıklananların doğruluğuna pek inanmasam da, GD’nin herkesten özür dilediğini ve bu olaydan çok büyük bir ders çıkardığını biliyorum. Aradan 2 yıl geçmesine rağmen GD en son katıldığı programda bile, bu olaydan ne kadar etkilendiğini ve hayatının yönünün nasıl değiştiğini anlatmıştı. “Hayata bakış açım, insanlara duyduğum minnet, hatta kendime olan özgüvenim bile şekillendi” demesinden aslında bu olayın ona ne kadar büyük bir ders olduğunu anlayabiliyoruz. Önemli olan da işin bu kısmı zaten.

O sıralar V.I.P.’ler de G-Dragon için kenetlenmiş ve desteklerini ellerinden geldiğince göstermeye çalışmışlardı. Bu konu internet üzerinde en çok tartışılan konulardan biri haline gelince onlar da GD’nin yanında olduklarını bu şekilde belli ettiler.

images

*Not: Eğer bütün bu olayları birebir Daesung ve G-Dragon’un ağzından duymak isterseniz, “Healing Camp” programını izlemenizi tavsiye ederim. Türkçe altyazılısı da var hatta 🙂 Ayrıca programda sadece GD ve Daesung yok, daha sonraları diğer 3 şövalye de katılıyorlar bizimkilerin arasına. İzlemeyenler izlesin bence 🙂

gd-dae

BIGBANG 2011 yılının yarısından itibaren, artık sizin de bildiğiniz üzere hoş olmayan şeyler yaşadı ve büyük yaralar aldı.

Fakat bu BIGBANG! Öyle kolay yıkılmaz, dağılmaz. Küllerinden doğar da yine etraftakilere kül bırakmaz. Aynı yıl her ne kadar iyi başlayıp kötü devam etse de, mükemmel bir şekilde noktalamasını bildiler.

BIGBANG “MTV Avrupa Müzik Ödülleri”nde “Best Worldwide Act” yani “Dünya Çapında En İyi Sanatçı” ödülünün sahibi oldu. Öyle basit bir ödülden bahsetmiyoruz haa! Aynı kategoride Britney Spears gibi kendini çoktan kanıtlamış bir isim vardı. BIGBANG’in fendi Britney’i yendi hehe 🙂

1 2

Alttaki video adaylıkları açıklandığı zaman kaydedilmiş. Dikkat çekmek istediğim şey GD’nin saçları. Neden mi? İzleyin bakalım önce 🙂

Alttaki video yorumlarından gördüğümüz kadarıyla Kore kültüründe saçları bu şekilde kısa kestirmek, bir olaydan dolayı mahçup olmanın ve özür dilemenin bir göstergesiymiş. Ne derece doğru bir bilgi olduğunu bilemiyorum ama eğer gerçekten böyle bir şey varsa GD’nin saçlarını o hale getirmesi bu şekilde açıklanabilir belki, ne dersiniz?

Bakın ne iyi yapmışım da okumuşum video yorumlarını değil mi? 🙂 Dedim size, arada enteresan yorumlar çıkabiliyor 🙂

MTV EMA’ya geri dönecek olursak…
Bu ödülü daha da anlamlı hale getiren şey, ödülün hayran tabanlı olması. Yani bu ödülü BIGBANG’e kazandıran şey aslında V.I.P.’lerden başka kimse değil. Gece-gündüz demeden verilen oylarla BIGBANG bu ödülün sahibi oldu.

ödülle
İşte röportaj videosu burda 🙂

G-Dragon “Yeeaaaassss” dediği andan itibaren yine bir kahkaha krizine tutuldum. “Surpriseee” dediği anda da krizim tavan yaptı 🙂 “Healing Camp” izlemiş olanlar nedenini anlayacaktır 🙂 Alın size programı izlemek için bir neden daha 🙂

Taeyang durumu çok iyi toparladı yanlız farkındaysanız 🙂 GD’nin lafları azcık ağzına tıktı ama adam biliyor malını 🙂 GD yabancı dil konuşurken kendini kasan bir tip çünkü.

Yine de GD ve o cool duruşları aaağğğğhhhh *-*

Sorry for my fangirling ~~

**Arkada elini beline atmış, delici bakışlarıyla kamerayı kesen T.O.P.’yi görüp de nefesi kesilmeyen bizden değildir ayrıca**

Sorry again ~~

🙂 🙂 🙂 🙂
Veeeee… İşte tüyleri diken diken eden dakikalar 🙂
Adaylar açıklanıyor ve EMA for Best Worldwide Act goes to ~~~~~ BIGBANG !!

Video için üzgünüm, bulabildiğim en iyisi buydu 🙂 İlk 50 saniyeyi izlemeyin hiçbir şey kaybetmezsiniz 🙂


Üzerine söylenebilecek hem hiçbir şey yok hem de çok şey var. Her yaptığın bazı kesimler tarafından eleştirilse de, attığın her adımda bir art niyet aransa da, yanlış yaptığında seni saygıyla dinlemeyi bilmeyip, kulaklarını kapatıp, bildiklerini okurcasına seni yerden yere vursalar da, yine kaldığın yerden devam edip her şeyi eskisinden daha iyi hale getirmeyi başarabiliyorsan, sen kendini çoktan kanıtlamışsın ve sana saygı duyup seni her zaman destekleyebilecek bir kitleyi de çoktan arkana almışsın demektir.

Verilen oylar için hayranlara teşekkür ettikleri video 🙂


Bu ödül, hem BIGBANG’in böyle kolay dağılmayacak bir grup olduğunu, hem yaptıkları işin gerçek anlamda kaliteli olduğunu hem de hayranlarının onlara koşulsuz bağlı olup her durumda onları desteklediğini herkese -en çok da yanlızca eleştirmekten anlayan çok bilmiş kesime- gösterme biçimiydi.

Sonra ne mi oldu? 2012 yılında harika bir albümle tekrar karşımıza çıktılar. Albümün 2 versiyonu sürüldü piyasaya. İlk önce “Alive” yani “Hayattayız” adını taşıyan bir albüm, kısa süre sonra da Monster adlı şarkıyı da içeren hatta bu yüzden Monster versiyonu olarak bilinen “Still Alive” yani “Hala Hayattayız” başlıklı albüm bizlerle buluştu. Bu albüm BIGBANG’in yine küllerinden doğduğu bir dönemde, daha da güçlü bir şekilde bizlerin karşısına çıkış biçimiydi. Albümün adı bile yeterince anlamlı değil mi zaten?

Üstelik bu albümde gerçekten çok ince detaylar var. Özellikle de albüm fotoğraflarında, kareografilerde ve kliplerde. Bir de tabi “Still Alive” introsunu unutmamak lazım. Haha başka bir şey kaldı mı ki 🙂 🙂

Hemen introyu bir inceleyelim 🙂

“Hala hayattayım.

Ölüyor gibi görünüyorum ama ölmeyeceğim.

Diğerlerinin bakışlarından saklanmam ve kaçmam.

Dibe doğru düşüyormuşum gibi gelebilir ama hayattayım.

Kaybedecek daha fazla bir şeyim yok.

Bu yüzden geçmişi arkama aldım ve dışarıya doğru sıçradım.

Düşüşe geçen benliğim şu an öyle güzel ki,

Kendimi gökyüzüne doğru fırlatıyorum ve artık özgürüm.

Şu an bile hayattayım, hala hayattayım.

Hala hayattayım ve o güzel hayatı yaşıyorum.

Hala hayattayım,

Ve biz, o güzel hayatı yaşıyoruz.”

G-Dragon’un az önce söylediği gibi bir “Yeeaaaaasssss” demek istiyorum 🙂
Sözlere bak sözlere 🙂
Bize reva gördüğünüz düşüş esnasında artık kaybedecek daha fazla bir şeyimiz olmadığı için, bizi düşürmeye çalıştığınız ve üzerimize yıktığınız her şeyi, bir hamle değişikliğiyle arkamıza aldık ve onlarla birlikte zıplayarak düştüğümüz yerden kendimizi gökyüzüne fırlattık. Artık isteseniz de bize bir şey yapamayacaksınız.

Çatlayın yani haha 🙂

Bir diğer önemli nokta da bu albümün tanıtım resimleriydi. Hemen göz atalım.

bigbang_alive1

BIGBANG-ALIVE_002

BIGBANG-ALIVE_0031 BIGBANG-ALIVE-150x150

wall_bigbang_59_1024

20121227_seoulbeats_bigbang_gdragon

bigbang-alive_001

20120206_bigbang_top-600x860 20120215_bigbangtaeyang_01

BIGBANG-ALIVE_005 BIGBANG-ALIVE_006

Big-Bang-Daesung-Alive

Gördüğünüz gibi bazı resimlerde buzlu, donmuş imajı veren bir tema seçmişler, diğer resimlerdeyse her bir üyede oksijen maskesi var. Hatta bir tanesinde G-Dragon zincirlerle bağlı. Zaten ne demek istediklerini bağıra çağıra anlatmışlar yani 🙂

*ÇokAcilNot: T.O.P.’nin buz temalı resmini gördünüz değil mi 🙂 Çıplaklıkta çığır açmış 🙂
Bu oksijen maskesi fikrini performanslarına nasıl yansıttılar peki? Alive Tour sonrasında yüklenen fan çekimi görüntülerden bunu da öğrenmiş olduk. Videonun baş kısımlarına dikkat!

O sembolize düşüşten sonra sahnede belirdikleri kapsüllerin içinde her biri yine oksijen maskesi takıyordu gördüğünüz gibi. Ve hayranlarla karşı karşıya geldikleri an, maskelerini fırlatıp attılar. Çünkü V.I.P.’ler ordaydı. Hayatta kalmak için maskeye falan ihtiyaçları yoktu artık.

İşte bu da konser esnasında çekilmiş “O An” resimlerinden biri;

17022-big-bang-releases-official-teaser-of-world-tour-big-bang-alive-tour-20

Değişik bir fikir, gerçekten çok büyük bir anlam taşıyor. Tam BIGBANG’e göre yani 🙂

Peki ya bu albümde bizim için önemli sayılabilecek başka neler var?

Hepinizin bildiği ve çok hit olan bir şarkı – Fantastic Baby 🙂

Bu şarkı bizi çılgınlar gibi dans ettirme becerisine sahip – kendimden biliyorum 🙂

Ama klibi biraz karmaşık ve tuhaf. Aslında baya karmaşık ve tuhaf 🙂
Ben ilk izlediğim zaman “delidir ne yapsa yeridir” diye düşünüp fantastik bir şarkıya fantastik bir klip çekmişler dedim kendi kendime.

Ama o klip sadece görüntülerden ibaret değil, klip resmen konuşuyor sayın seyirciler 🙂

Klibin en başında bir baykuşla karşı karşıya kalıyoruz.

1
Baykuş çoğu zaman şeytanı ya da şeytanın vermeye çalıştığı zararları temsil eder. Daha genel anlamda düşünecek olursak kötülüğü, kıskançlığı ve iftirayı, kısacası düşmanları sembolize eder.

Fakat dikkat çekici nokta, sonradan bu baykuşun uçup gitmesi. Yani bizimkiler, o düşmanların artık onlara zarar veremeyeceğini ve açtıkları bütün yaraların da bir bir kapanacağını anlatmaya çalışmış.

1-1
Sözler başlar başlamaz GD’nin söylediği ilk şey; “Çağır onları buraya, herkes biraraya gelsin”

2

Burada BIGBANG üyelerinin tekrar biraraya gelip bizlerin karşısına 5 kişi olarak çıkışlarından bahsediliyor büyük ihtimalle. Devamında da “Bir parti yapacağız” diyor GD. Eğer cümleyi bu şekilde bir bütün olarak düşünürsek BIGBANG’in V.I.P.’leri çağırdığı fikrine de varabiliriz. Onca zor zamanda ve o kadar sıkıntıya rağmen BIGBANG’i desteklemekten vazgeçmeyen V.I.P.’ler için bu albüm kutlanması gereken bir olay ve BIGBANG de bu albümün bütün başarısını V.I.P.’lerle birlikte kutlamak istiyor olabilir 🙂

“Müziği Durdurun” yazısının olduğu tabela oldukça açık.

3
Tellerle çevrili barikatın arkasında bekleyen maskeli adamlar da BIGBANG’in artık müziğe devam etmesini istemeyen insanları ya da antifan dediğimiz kesimi sembolize ediyor.

4

Buna karşın beyaz maskeli olanlar ise BIGBANG hayranlarını yani V.I.P.’leri kısacası bizleri temsil ediyor.

5

Burada dikkat çekecek bir başka nokta ise, beyaz maskeli adamların yani V.I.P.’lerin yüzlerine çarpı atılmış olan tabelalar.

6

7

8

Siyah maskeli olan ve anti fanları sembolize eden adamların kalkanlarında da  “Müziği Durdurun” ve “Şarkı Söylemeyi Kesin” yazılarını, ayrıca beyaz maskelilerin çarpı atılmış halde sembolize edilmiş resimlerini görebiliyoruz.

9

GD’nin lekeli göz makyajı da gözyaşlarını saklamayı sembolize ediyormuş. Ayrıca alt kısımdaki morluk da çok fazla acı çekildiği anlamına geliyormuş.

10

Daha sonra bir ateş yakılıyor ve bu ateş yakıldığı andan itibaren buz halinde kaskatı kesilmiş olarak gördüğümüz Taeyang’ın buzları çözülmeye, hareket etmeye ve kendine gelmeye başlıyor. Bu ateş V.I.P.’lerin desteğini sembolize ediyor bana kalırsa. BIGBANG’i yaralamaya çalışan kişiler ortaya çıktığı anda bu destek alev gibi parlıyor ve V.I.P.’ler bu alev gibi parlayan destekleriyle BIGBANG’i korumaya alıyor.

11

Gördüğünüz gibi Taeyang yavaş yavaş açılmaya ve hareket etmeye başlıyor. Vücudundaki buz yavaş yavaş çözülüyor.

12 13

Daha sonra bu ateş, beyaz maskelilerin yani V.I.P.’lerin üzerine çarpı atılan tabelalara doğru fırlatılıyor. Bu da V.I.P.’ler ve anti fanlar arasında gerçekleşen bir sürtüşme anlamını taşıyor. V.I.P.’ler ne olursa olsun BIGBANG’i korumaya devam edeceklerini bu şekilde belli ediyorlar yani.

14 15.bmp

Sonrasında da beyaz maskeli V.I.P.’ler “Müziği Durdurun” sembolünü taşıyan bir aracı devirmeye çalışıyorlar.

16

Yüzlerini bu şekilde tamamen örten robocop tarzı garip şey de onların aslında hissettiklerini dışarıya sezdirmemek adına kullandıkları bir çeşit maske. İfadesizliği temsil ediyor. Yani yaşadıkları sıkıntılar sonucu hissettikleri acıyı kimseye belli etmek istemiyorlar.

17 17-1

Sonrasında beklenen mücadele gerçekleşiyor 🙂 V.I.P.’ler ve antifanlar arasında bir kavga -daha doğrusu bir savaş- başlıyor.

18 19 20

Ve sonrasında ekranda GD’yi görüyoruz. Arka plandaysa antifanlar ve V.I.P.’ler arasındaki savaş devam ediyor. Burada çok net bir mesaj var. GD iyisiyle kötüsüyle hakkında konuşulan her şeyin farkında ve onları eleştirenler ile destekleyenlerin nasıl bir mücadele içerisinde olduklarını gayet iyi biliyor.

21 22

Başında Joseon dönemini anlatan dizilerde gördüğümüz, eski zamanlarda kullanılan geleneksel kral şapkası var. Şarkının başlarında söylediği “Kral geri döndü” sözü ile bu şapkanın ve üzerinde durduğu kral tahtına benzer beton yapının bizlere anlatmak istediği “Müziğin kralı burda ve burda olmaya devam edecek”. Zaten V.I.P.’lerin onlara krallarımız dediğini bilmeyen yoktur sanırım 🙂

23

Dikkat ettiğimiz zaman GD’nin vücudunun bandajlarla sarılı olduğunu görüyoruz. Geçmişte aldıkları yaraları iyileştirmeye çalıştıkları çok açık.

24

Veee sonrasında GD birden ayağa kalkıyor, bütün ihtişamıyla orada sapasağlam durmaya devam ediyor. Tökezlese de, bir müddet olduğu yerde kalsa da sonunda ayağa kalkabilecek gücü kendinde buluyor ve zirvede durmaya devam ediyor.

25

Sonrasında T.O.P. ile karşılaşıyoruz. Bir tuvalin içinden sesleniyor bizlere. Bu tuvalde gördüğümüz yerler T.O.P.’nin o zamana kadar rol aldığı yapımlarda bulunduğu yerlermiş.

26

Daha sonra T.O.P. tuvalin içinden çıkıyor. Yani BIGBANG ile birlikte olabilmek için uğraştığı diğer bütün işleri bırakıyor ve müziğe yoğunlaşmaya devam ediyor.

27

Ardından Taeyang’ı beyaz maskeli adamlarla yani V.I.P.’lerle meditasyon yaparken görüyoruz. Bu Taeyang’ın V.I.P.’lerden güç aldığını, aldığı bu gücün onu dinlendirip rahatlattığını ve BIGBANG’in geri dönüşü için V.I.P.’lerle birlikte sabırla beklediğini işaret ediyor.

28

Daesung kısmına geldiğimizde onu zincirlenmiş halde görüyoruz. Bu onun hala kendini cezalandırdığını, halk ile karşılaşmaya cesareti olmadığını betimliyor.

29

Veeeee işte beklenen an 🙂 Beyaz maskeli hayranlar, siyah maskeli antileri alt ediyor. Bu da BIGBANG’i desteklemekten bıkmayan V.I.P.’lerin istedikleri zafere ulaşabildikleri ve antilere karşı kendilerini kabul ettirebildikleri anlamına geliyor.

30

Klibin tam bu anında Boom Shaka Laka kısmını duyuyoruz. Bu da biraz nispet verici bir bölüm olmuş bence. Ohhh canıma değsin çatla da patla der gibi haha 🙂

31

Seungri’nin kısmındaysa, etrafta onu ayartmaya çalışan kadınlar olduğunu görüyoruz. Bunu da solo çalışmalarının ardından ne yapması gerektiğini bilemediği ve yaşadığı bu iç çatışma ile yorumlamışlar efenim.

32

Ayrıca vücudunda çok belirgin şekilde sıyrık izleri var hatta biri de kalp hizasında. Bu da ne kadar yara aldığı ve acı çektiğini anlamamız için sembolize edilmiş bir sahne.

33

T.O.P.’yi savaş alanında bir başına görüyoruz. Kendisinin birebir dahil olmadığı olaylar yaşasalar da, bütün yaşananlar karşısında onun da diğer üyelerle bunlara göğüs germeye çalıştığını ve hem grup üyeleri hem de hayranları için dimdik ayakta durduğunu anlayabiliyoruz.

34

Sonrasında bana göre çok ilginç bir sahneye sıra geliyor. GD, artık enkaz haline gelmiş bir arabanın üzerine düşüyor ve ayakta durmadan olduğu yere çömelip başı yere eğik şekilde öylece durmaya devam ediyor. Daesung’un araba kazası olayından sonra daha toparlanamamış ve tam anlamıyla bir araya gelememişken, GD uyuşturucu skandalıyla birden bire gündeme düşmüştü. Daha araba kazasının BIGBANG üzerindeki enkazı temizlenmemişken yaşadıkları bu ikinci darbe onları daha çok yaralamıştı. GD de bu olay için kendini suçlamaya devam ediyor ve hala ne diğer üyelerin ne de halkın yüzüne bakmak için cesareti yok. Endişeli ve korkuyor.

35 36

Ayrıca ağız kısmında beyazlı-siyahlı bir makyaj oluğunu görüyoruz. Bu da her ne söylerse söylesin- doğru olsa bile- yine de ağzını açtığı her an söylediği her şeyde ona karşı öfkeli halk yüzünden zarar gördüğü ve incitildiği anlamına geliyor. En azından ben böyle yorumluyorum bu sahneyi 🙂

37

Sonrasında Taeyang’ı bodrum katına benzer karanlık bir yerde tek başına görüyoruz. Bu sahnedeki enteresan nokta ise Taeyang’ın olduğu yere düşen kıvılcımlar. T.O.P. gibi o da, bu yaşanan olaylara bizzat dahil olmadığı halde bunlardan etkilenmiş, yanan ateşin kıvılcımları Taeyang’a da sıçrıyor. Ama o içerisine düştüğü bu karanlık odada etrafa saçılan kıvılcımlardan korkmuyor ve tek başına da olsa savaşmaya devam ediyor.

38 39

İşte beklenen sahnelerden biri. Daesung ve arkadaki araba enkazı. Burda verilen mesaj çok açık. Daesung’un başına gelen araba kazası olayı anlatılmaya çalışılmış.

40

Fakat bu sahnenin hemen ardından Daesung’un yere doğru düştüğünü ama beyaz maskeli adamların onu yakalayıp düşmesine engel olduklarını görüyoruz. Daesung’un başına gelen bu araba kazası olayında da yine V.I.P.’ler arkasındaydı, desteklerini hiçbir zaman geri çekmediler ve Daesung’un bu durumu atlatabilmesinde çok büyük pay sahibiydiler.

41 42

Bu sahnede her iki taraftan da uygulanan bir baskı var ve buna rağmen onlar direnip ayakta kalıyorlar. Eğilip bükülseler de başlarına gelenlerin onları hiçbir zaman yıkamayacağı anlatılmış kısacası.

43 44

Ve V.I.P.’lerin dans edip eğlendikleri sahne 🙂

45 46 47

V.I.P.’lerle birlikte dans eden bu acayip kostüme sahip olanlar (aslan kostümüne benzetenler var) yara izlerini iyileştiren ve herşeyi eski haline geri çeviren bir misyona sahipmiş.

aslan

En sonunda beyaz maskelilerin, maskelerini çıkardıklarını görüyoruz. Siyah maskelilerle yaşadıkları çatışma sonrası haklı ve güçlü olduklarını gösterdiler ve artık herhangi bir tehlike kalmadı, bu yüzden artık o maskeleri takmalarına gerek yok. Zaferlerini ilan edip gönüllerince kutlama yapabilirler.

48 49

Vee tabi bu kutlama BIGBANG’siz olmaz değil mi? Herşeyin üstesinden birlikte geldikleri için, kutlamayı da hep birlikte yapıyorlar.

50

Son olarak fantastik beşlimizi bir arada görüyoruz. Her birinin başında bir taç var. Ama bulundukları yer biraz yıkık dökük ve yer altında. Her ne kadar müziğin kralı hala onlar olsa da yaşadıkları şeylerden sonra insanların gözünde nasıl bir durum içerisinde olduklarının farkındalar. Herşeye hazırlıklı olduklarını gösteriyorlar bir anlamda. Ama dipte olsalar bile onlar hala kral ve krallar sadece zirveyi hedefler ve oraya layıktır. Onlar da hangi durumda olurlarsa olsunlar ellerinden gelenin en iyisini yapmaya ve düşüşlerinin ardından en dipten başlasalar da tekrar zirvede olmaya devam edecekler.

51

Bu kısımda bazı noktaları BIGBANGVIPTURKISHOFFICIAL sayfası sayesinde netleştirebildim, credit vermeden geçemeyeceğim 🙂

Wuuhhhuuu ne uzun bir klip analizi oldu 🙂 Alive ve Still Alive albümlerinin en hit şarkısı ve en can alıcı klibi olduğu için anlatmadan geçemezdim ama 🙂

Şimdi 2012 yılında gerçekleşen comeback ve sonrasında gelişen olaylarla devam edelim.

BIGBANG MTV Avrupa Müzik Ödüllerinde “Dünya Çapında En İyi Sanatçı” ödülünü almıştı hatırlarsanız 🙂

Ödüller bu kadarla kaldı mı peki? Tabi ki hayır 🙂

BIGBANG Güney Kore’deki ödül törenlerinde ödülleri silip süpürür ve hepimiz bu duruma fazlasıyla alışkınız. Ama BIGBANG ve V.I.P.’ler için anlamı çok büyük olan ve bahsedilmesi gereken bir ödül daha var.

5 Mayıs 2012’de “MTV Italy TRL Awards 2012” ödül töreni gerçekleştirildi ve BIGBANG bu törende One Direction, Avril Lavigne gibi isimlerle aynı kategoride yarışmasına rağmen hepsini geride bırakarak ödülün sahibi oldu. Peki bu ödül hangi kategorideydi?
Bana sorarsanız işin en mutluluk verici kısmı bu. BIGBANG bu ödül töreninde “Best Fan” yani “En İyi Hayran Kitlesi” ödülünün sahibi oldu. BIGBANG kadar V.I.P.’ler de ödüllendirilmiş oldu bu şekilde. Bizimkiler boşuna dememişler zamanında BIGBANG is V.I.P. diye 🙂

20120505_bigbang_winner

İşte ödülün ilan edilişi 🙂

Onca tökezlemeye, yapılan onca ağır eleştiriye rağmen V.I.P. her zaman BIGBANG’in yanındaydı çünkü onlar BIGBANG’i ne özel hayatları nedeniyle ne de hayranlarıyla olan ilişkilerine bakarak destekliyorlardı. Böyle olsaydı zaten en ufacık bir olayda BIGBANG büyük bir kan kaybına uğrardı.

V.I.P.’ler BIGBANG’i koşulsuzca destekliyorlardı çünkü BIGBANG başkaydı. Müzikleri başkaydı, müziğe tutkuları başkaydı, her comeback zamanı geri dönüşleri çok daha kuvvetli ve bambaşkaydı. İyi günler kadar kötü günler de yaşanabilir, hayatın bize getirdiği şeyler bunlar. Ama önemli olan kötü günleri de birlikte atlatıp çok daha sağlam şekilde ayağa kalkabilmek.

Amma felsefe yaptım farkındayım haha 🙂 Ama şunu biliyorum ki BIGBANG’in başına gelenler başka grupların başına gelseydi, çok daha büyük yaralar alırlardı hatta belki çoktan dağılırlardı.
Ödül açıklandıktan sonra Taeyang’ın twitleriyle karşılaştık ve bu da hepimizi daha çok mutlu etti.

qlwle

Böyle idole böyle hayran kitlesi 🙂

BIGBANG üyeleri de hayranlarına bizzat teşekkür etmeyi unutmadılar tabi 🙂

O zaman bir kez de ben tebrik edeyim seni V.I.P. kardeşim 🙂 Bu ödül senin içindi 🙂
Herkes senin ne kadar fedakar ve nasıl kaliteli bir hayran olduğunun farkında 🙂

Bu güzel gelişmeden sonra liderimiz G-Dragon’un solo olarak bir comeback yapacağı duyuruldu ve herkes merakla beklemeye başladı.

g_dragon___one_of_a_kind_by_j_beom-d5chs0i

G-Dragon öyle bir albüm yaptı ki, bu albüm satışlarda rekor kırdı ve en çok satan albüm oldu.Albüme ismini veren “One of a Kind” ise GD’nin herkese vermeye çalıştığı mesajlarla doluydu.

Gelin bir bakalım 🙂

“Evet, türümün tek örneğiyim ben!

Numaraları bitmeyen bir ayıyım; hayır, daha çok bir tilki!”

Burada anlatılmak istenen ayı-tilki mevzusu baya derin 🙂 Kore’de eskiden beri söylenen bir söz varmış “Numarayı ayı yapar, parasını insan alır.” Aslında bizde de bilindik bir mevzudur bu. Şimdi yok ama eskiden çok vardı ayı oynatıp para kazanan insanlar.
Bahsedilen tilki de ayıyı kandırmasıyla bilinirmiş. Yani üreten de benim, kazanan da. Bu işin balını her türlü yerim demiş GD 🙂

“Efendim ağabey, efendim abla? (derdin ne senin?)

Ah, sadece sıkıldım.

Evet ağabet, evet abla? (derdin ne senin?)

Böylesine popüler olduğum için üzgünüm.”

GD bu kadar açık sözlü olma haha 🙂 🙂

“Tek telefonda oradayım, arayacağın 19880818!

Birileri gelip durdurmaya çalışsın bakalım beni, ünlüler dünyasının bir numaralı baş belasıyım ben.”

Bahsettiği “19880818” GD’nin doğum tarihi. Ünlüler dünyasının bir numaralı baş belası olması da, en çok malzemenin GD’de olmasından kaynaklanıyor. Diğer ünlüler ne yaparlarsa yapsınlar, GD attığı bir adımla onların haberlerini anında unutturabilecek potansiyele sahip 🙂

“Farklıyım; ben, benim.

Ne yaparsam yapayım, tek hareketim savaş çıkarır: Trend olur, her şeyi değiştiririm.

İşte bu yüzden bu yetenek asla terk etmeyecek beni.”

Yalan da değil yani, çocuk ne yapsa olay oluyor 🙂
“Geri çekil, şakası yok bu işin. Genç ve zengin, işte buyum ben.

Hızlıyım, ne olmuş yani? Dalga mı geçiyorsun benimle?

Ama ben dalga geçmiyorum seninle.”

Burada çok bariz bir mesaj var. GD’yi küçümseyip, tarzıyla dalga geçen bir takım insanlar mevcut. Ama GD “Benimle dalga geçseniz de ben attığım küçücük bir adımla hepinize haddini bildiriyorum, yaptığım her şey hit oluyor ve takdir ediliyorum” demiş kısaca 🙂 “Hepinizden daha popülerim kabul edin bunu” demenin bir başka yolu 🙂

“İkinci albümüm çıktı bile, boş bir evi soymam ben.

Kadınları yatağa atar benim rap’im -evet, meşgul adamım ben.

İşimle paraya çiçek açtırır, asla dinlenmem,

Şarkılarımla herkesi ağlatırım ben.

Bu işi seviyorum!”

“Boş bir evi soymam ben” Bana kalırsa bu şarkıdaki en anlamlı sözlerden biri. “Ben sizin gibi ortalık sakinken bir şeyler yapıp da ‘Ahh çok iyiyim, çok popülerim, herkes beni takdir ediyor’ demem. Sıkıysa gelin de ben ortalardayken bir şeyler yapıp gündemde kalmaya çalışın” demeye çalışmış.

Sözlere bakın yahu 🙂 Bu çocuk çok zeki diyorum size, görün işte 🙂

“Kadınları yatağa atar benim rap’im -evet, meşgul adamım ben.” Biliyoruz GD, öylesin hıh!!!

“İşimle paraya çiçek açtırır, asla dinlenmem” 🙂 Şu resmi hatırlayanınız var mı acaba? GD bu resmi bizzat kendisi hem twitter hem de instagram hesabında paylaşmıştı.

gdragon-money-flower-good-bad-article-120814
“İşimle paraya çiçek açtırırım” derken şaka yapmıyor adam yani, bilin istedim 🙂

“Bir ufaklık var, sahnede uçuyor. Hoşlanmıyorum ondan, gözlerimi yoruyor. Fakat başımı nereye çevirirsem çevireyim müziği her yerde.”

Burda da kendisinden -daha doğrusu müzik camiasındaki varlığından- hoşlanmayan insanların neler düşündüklerini yazmış. Üzgünüz, o çocuk her yerde ve öyle olmaya da devam edecek 🙂

“İstersen deli de bana, fakat basılan her albümüm satıldı. Bir tane bile kalmadı, istesen de satamam sana!

Benim yüzümden deliriyor musun yoksa?”

Daha ne desin? 🙂

Bu şarkı sözleri kadar klibinin de çok dikkatle incelenmesi gereken bir şarkı. Fakat bu yazı altında bir klip daha incelersem küfür yerim diye korkuyorum 🙂 Daha şimdiden en az 3 yazı uzunluğunda bir yazı oldu zaten. O yüzden merak edenler için bu şarkının sözlerinin ve klibinin daha detaylı incelendiği bir yazıya sizi yönlediriyorum. Ayrıca ben de sözleri incelerken bu yazıdan faydalandım, gerçekten çok kaliteli bir inceleme olmuş. Zamanınız varsa okumalısınız bence 🙂 (bu seferki creditim Yukinohana’ya gidiyor 🙂 )
Son olarak geçtiğimiz günlerde çıkan ve hepimizi hayran bırakan bir albümden ve albümün can alıcı bir şarkısından bahsetmek istiyorum. Seungri’nin albümünü dinlemeyeniniz kaldı mı? YG’nin son yıllarda yaptığı en başarılı işlerden biri olmuş.
Albüm içerisinde çok sevimli bir şarkı var “GG BE”. Evet şarkı çok sevimli, ama sözleri incelediğinizde o tatlı havayı bulamıyorsunuz. Seungri bu şarkıyı ona ihanet eden eski sevgilisi için yazmış. Şarkı henüz piyasaya çıkmamışken yaptığı tanıtımda da o kıza “Bu şarkıyı dinle ve aklını başına topla” dediğine şahit olduk. Bütün bunlar yüzünden albüm çıkar çıkmaz sözlerini ilk okuduğum şarkı “GG BE” oldu.

Gelin bir göz atalım.

“Sana mesaj atıp nerede olduğunu sorduğumda,

Evinin önündeki kafede olduğunu söylüyorsun.

Hmm sanırım bugünlerde insanlar kafelerde dans edip eğleniyor”

.

.

.
“Doğum gününde en sevdiğin pastadan alıp seni bekledim.

Neden içime kötü bir his veren siyah bir arabadan iniyorsun peki?

Ve sana onun kim olduğunu sorduğum zaman,

‘Babam iş çıkışı beni biraz gezdirdi’ dedin.

Sanırım sen babana da “sevgilim” diye sesleniyorsun.”

Kızdaki cesarete bakın, ikisinden de vazgeçmemiş ve aynı anda ikisini de yürütmeye çalışmış!

Sözler böyleyken sahne performansı nasıl olur diye merak ediyordum, Seungri çok bekletmeden bana onun da cevabını verdi.

Gördünüz değil mi? Kıza kafa atıyor hahaha 🙂 Seungri o kadar mı hıncın vardı bu kıza karşı 🙂

Sanırım yazının sonlarına geliyoruz, ağğğhhh ağlayacağım 🙂 🙂

BIGBANG’den, şarkı sözlerinden, kliplerinden bu kadar bahsetmişken; V.I.P.’lerin onlar için yaptığı şarkıdan da bahsetmeden olmaz değil mi?

Şu videoyu her izlediğimde kendimden geçiyorum resmen.

*Sizin kötü olduğunuzu söylemiyorum, sadece onlar daha iyi*

Son olarak bir bonus track koymak istiyorum bu yazıya 🙂

Bizimkilerin Wonder Girls taklidi kısmını anlatırken, oradaki Irony parodisi aklıma direk bunu getirmişti.
Şunların tatlılıklarına bakın 🙂 Birbirlerinin peşlerinden koşup eteklerini açmaya falan çalışıyorlar hahaha 🙂

S.E.S parodisiyle karşımızda BIGBANG – ahh pardon S.O.S 🙂 🙂

BIGBANG’in taklidini yaptığı grup, eski K-pop gruplarından S.E.S.

Şimdilerde A-Pink grubunun yaptığı müziğe benzer bir tarzları varmış efenim. Zaten bizimkilerin sahnedeki o “sevimli” hallerinden S.E.S. grubunun nasıl bir grup olduğunu az çok anlamışsınızdır.

Bonus Track kısmını da geçtiğimize göre geldik kıssadan hisseye (pek kıssa olmadı ama neyse hehe 🙂 )

Kendi kendime BIGBANG’i neden bu kadar çok seviyorum diye sorduğumda ilk verdiğim cevap “Birbirlerine ve hayallerine olan inançları” oluyor.

Onlar da bizler gibi hayaller kurarak büyüyen bir çocukluk geçirmişler, kurdukları hayaller onlara da ulaşılması çok zor belki de imkansız gelmiş, ama vazgeçmemişler.

Denemeye devam etmişler.

Ellerindeki imkanları sonuna kadar zorlamışlar.
Kendi mucizelerini gerçekleştirmişler.
Çıktıkları yolda pes etmeleri için bir sürü nedenleri olmuş, tam en iyi yerde olduklarını düşündükleri anda tepetaklak oluvermişler. Ama vazgeçmemişler. Ve bugün gitgide artan bir grafikle ilerlemeye devam ediyorlar.
Bence onlardan öğrenebileceğimiz çok şey var.
Hayal kurun ve kurduğunuz hayallere inanın.
Mucizeler de gerçek olabilir.
Korkmayın.
Mucizelere İnanın 🙂

tumblr_ls0g7yWVFn1ql9f2oo6_500-horz

 

Hayallerimin 5 Prensi “BENCE” BIGBANG

Baştan uyarımı yapmak istiyorum. Bu yazı soooon derece uzun olacak 🙂 Ama sizleri sıkmadan, olabildiğince işin eğlenceli taraflarıyla dolduracağım yazıyı. İnternet ortamı zaten sürüsüne bereket bilgi ve tanıtım yazılarıyla dolu olduğu için bu yazı bilindik tanıtım yazıları gibi olmayacak yani 🙂
Hayalperestin hayal dünyasının kapıları, ona en çok hayal kurduran şey ile açılmalı diye düşündüm.

Ve işte karşınızda K-POP’un Kralı, Uzakdoğu’nun en başarılı müzik gruplarından biri:

bb

İlk yazımda başlamak zordur demiştim, konu BIGBANG olunca başlamak da gerisini getirmek de hem çok zor hem de çok kolay. Anlatılabilecek, dikkat çekecek, bilgi verilebilecek o kadar çok şey var ki!

BIGBANG; hayal kurmayı çoook seven biri olarak hayallerime inanmayı bana öğreten grup. Hayallerimin peşinden koşarsam, tökezlesem bile o yoldan geri dönmeden sadece istediğim yöne doğru gitmeye devam edersem, bütün o hayalleri gerçekleştirebileceğime dair bana umut ve güven veren grup. Çünkü onlar hayal etmişler, hayallerini gerçekleştirebileceklerine inanmışlar ve en sonunda başarmışlar.

Öncelikle hiç bilmeyenler için kısa bir özet geçmem gerekirse; BIGBANG Güney Koreli 5 adet müzik aşığı gencin oluşturduğu, sahne performanslarıyla dikkat çeken, müzik tarzlarıyla KPOP eksenini kendi yönlerine kaydıran, sadece Asya’da değil Avrupa ve Amerika’da da kalabalık hayran topluluklarına sahip olan enfes bir grup. Bu yazıda sizlere BIGBANG’in müzikal başarılarının yanı sıra özel hayatlarından da bahsetmek istiyorum.Bu girizgahı daha da uzatırım ama sonra susmayacağımdan endişe ediyorum o yüzden lafı çok uzatmadan direk konuya giriyor ve üyeleri kendi cümlelerimle sizlere tanıtıyorum 🙂

G-DRAGON

tumblr_mku4hvkArp1ry059go1_1280

İsmini ilk duyduğumda anime karakteri sandığım, 1988 doğumlu bir müzik dehası. Nüfustaki ismi Kwon Ji Yong; fakat Korece ejderha anlamına gelen, bizdeki okunuşuyla Yong kelimesi bu delikanlının ismiyle benzeşince hadi bunu İngilizce yapıp Dragon’u oraya yapıştıralım , eh hadi bari olmuşken Ji’yi de G yapıp işin içine iyice hava katalım diye düşünüp sahne ismini G-Dragon yapmışlar. Kısaltması da GD’dir. Kendi deyimiyle Gold and Diamond’s boy 🙂 Bak bak zekaya bak 🙂

Kendisi hakkında çenemi tutamayıp sayfalarca yazmaktan çok korkuyorum çünkü birazdan anlatmaya başlayacağım bu beyefendi hayalperestin zayıf noktasıdır efenim.

Bu yüzden sanırım en uzun tanıtım G-Dragon’a ait olacak. Neyse lafı uzatmayayım daha fazla.

İlk kısımları ciddiyetle anlatacağım çünkü eğlenceli kısımları sona sakladım.

Buyrunuz 🙂

G-Dragon için fazlaca şey yazılıp çizilebilir. Tek başına BIGBANG’in beyin takımıdır, şirketindeki herkese müzik adına faydası dokunur. Şarkı sözlerini yazar, müzikleri yapar, kayıtlarda bizzat bulunur, durum yönlendirmesi yapar, kısacası prodüktörlük yönü de kuvvetlidir. İyi dans eder, çok çalışır. Fikir bankası olarak bilinir, olaylara herkesten farklı yaklaşabilmesi ve kendine has bakış açısıyla olayları yorumlayabilmesi bulunduğu şirketteki kişiler tarafından da fazlaca dillendirilmektedir. Güney Kore’nin moda ikonudur, giydiği her kıyafet bir hafta içinde moda olur. Bu yüzden Güney Kore’nin moda piyasasında yer edinmek isteyen markalar kendisine sponsorluk kapılarını sonuna kadar açar.

Screen-Shot-2013-07-05-at-2.07-horz

Geçmişe gidersek, çok küçük yaşlarda katıldığı televizyon şovları ve yaptığı danslar ile “Ben başından beri bu camiaya aittim” dediğini duyabiliriz aslında. Hayatı boyunca iyi dans edip şarkı söylemekten başka bir hayali olmamış. Şu an çok iyi dans edip harika şarkı söyleyebilen,bununla da kalmayıp yaptığı şarkılarla markalaşan biri olarak daha basit hayalleri var “Yemek, uymak, bir daha yemek bir daha uyumak ve tekrar yemek, tekrar uyumak” gibi 🙂

İşte bu da küçükken çıktığı TV programlarından biri… Surata bak 🙂

52287-big-bang-g-dragon-childhood-pictures-revealed-fashion-sense-since-birt

Rap ve Hiphop müziğe tutkun. Küçükken anlaşma sağladığı ilk şirket (SM Entertainment) sırf rap söylemek istediği için birkaç yıl sonra anlaşmayı iptal etmiş. Fakat o inat edip rap müzik yapmaktan vazgeçmemiş ve henüz ilkokul çağlarındayken yaşına göre çok iyi rap yapabildiği için şu anki şirketi tarafından keşfedilmiş. (YG Entertainment)

Uzun bir stajyerlik döneminin ardından 2006 yılında BIGBANG grubu ile birlikte çıkışını gerçekleştirmiş. O gün bugündür yaptığı müziği geliştirmekten asla vazgeçmiyor ve her geçen gün daha fazla hayran kazanmaya devam ediyor. ~Fangirl mode on~

Kendisi için para makinesi desek yanlış olmaz sanırım. Güney Kore’de idoller arasında en çok kazanan isim ve şu an 25 yaşında olmasına rağmen 100’ün üzerinde şarkının telif hakkına sahip. Stajyerlik dönemlerinde her hafta 1 şarkı yaparmış ve günümüzde de şirketindeki herkesin albümünde mutlaka GD’nin imzası vardır.

Müzikal anlamdaki başarıları tartışılmaz. 2009 yılında çıkan ilk solo albümü Heartbreaker Kore’de o zamana kadar en çok satılan albüm olmuş. 2012 yılında bu rekor, GD’nin 2. albümü olan “One of a Kind” ile kırılmış. Rekorlara imza atıp sonra o rekoru kıran kişi yine kendisi oluyor kısacası 🙂

20090811_gdcover-horz

Mükemmeliyetçidir ve bence biraz kontrol manyaklığı da var. Bir şey içine sinmiyorsa o olana kadar denemeye devam eder. Şarkı okumaları esnasında istediği tonu yakalayamıyorlarsa habire tekrar ettirir. Şarkıyı yaparken bütünüyle düşünüp sözleri ve melodiyi ona göre yaptığını söylemişti. Bütünden kastım; kareografi, dans figürleri hatta performansta giyecekleri kıyafetler. Normalde şarkı yapılıp danslar ve kıyafetler şarkının konseptine göre sonradan ayarlanır. Ama bu süreç GD için tersinden işliyor 🙂 🙂

Yazdığı şarkı sözleriyle benim ayrıca hayranlığımı kazanmıştır bu yetenekli beyefendi. Sözler son derece zekice oluyor çünkü. Hem kendi albümlerinde hem de BIGBANG’in albümlerinde yazdığı sözlerle gerçekten ne hissettiğini kolayca anlayabilirsiniz. Şarkı sözlerine gerçeği yansıtmayı sever, yaşadığı tecrübeleri bizlerle bu şekilde paylaşır, kendini övmekten hiç çekinmez hatta ara sıra yoluna taş koymak isteyenlere de şarkılarıyla göz dağı verir. Eğer GD’nin yazdığı şarkı sözlerinde bir aşk üçgeni, platonik bir sevgi ya da bir terkediliş anlatılıyorsa bilin ki bu ya onun kendi tecrübesidir ya da yakınında birileri bunları yaşayarak ona ilham vermiştir.

Öhöm öhöm şimdi geldik işin biraz daha eğlenceli kısımlarında. Burdan sonra tutmayın beni 🙂

BIGBANG’in en çılgın üyesidir. Hayata bakış açısının, tavrının, tarzının, hatta bazen müziğinin bile Kore’ye çok uymadığını düşünür ve bu yüzden GD’ye üzülürüm. Güney Kore, Amerika ve Avrupa kültürüyle yetişmiş insanlar gibi yaşamaya çalışan ama aynı zamanda böyle yaşayan insanları çokça sorgulayan bir ülke. GD özellikle şirketinin ona sağladığı yüksek tolerans sayesinde piyasadaki diğer idollere kıyasla bu açıdan daha rahat bir hayat sürüyor olabilir belki ama başka bir kültür ortamında, yaptığı müzik bu durumdan daha olumlu etkilenebilirdi diye düşünüyorum. Yine de marjinalliğin sınırlarını zorladığını hem yaşamında hem de müziğinde rahatça görebiliriz. Sınırlarını zorlamak yerine daha münasip bir tabir var aslında da, bloğumda ağzımı bozmayayım şimdi 🙂

Sahneye çıkmadan önce mutlaka çığlık atarmış. Bir nevi motivasyon ya da deşarj yöntemi bu onun için. Zaten BIGBANG konser görüntülerinin arka planında bu özelliğini de gözler önüne seriyor. Bana sorarsanız, çıkış öncesi zamanlarda her sahne provasından önce grubun küçüklerine çektiği azarlardan kalma bir alışkanlık bu hehe 🙂 🙂
Grup lideri olarak diğer üyelerle yakından ilgilenir, onları mutlaka mesajla ya da aramalarla kontrol eder. Özellikle maknae Seungri konusunda çok endişeleniyormuş, sebebini Seungri kısmında gayet net şekilde anlayacaksınız 🙂 Grup olarak dışarı çıktıklarında liderlikten gelen coolluğunu göstererek hesabı hep GD ödermiş. Aman aman, parasını arkadaşlarından esirgemezmiş de 🙂

BIGBANG’in en sinirli üyesi G-Dragon’muş. Diğer üyeleri tanıdıkça bu mantıklı gelse de, o bebeksi surata siniri hiç oturtamıyorum nedense 🙂 BIGBANG’in çıkış öncesi belgeselinde kareografide hata yapıyorlar diye grubun iki küçüğünü prova sahnesinde iyi bir haşladığını hatırlıyorum ama, sanki hayatı boyunca sadece orda sinirlenmiş gibi geliyor bana haha 🙂
Hayranlar tarafından kabul gören soğuk bir imajı var aslında. Yani diğer üyelere kıyasla hayranlara karşı daha cool ve daha uzak duran bir tutum içerisinde ama enteresandır ki ben de dahil olmak üzere bütün hayranlar GD’yi bu yüzden seviyoruz. Tarzı bu adamın, çok da yakışıyor şimdi Allah için 🙂 ~Fangirl mode on~

Sosyal medyayı suyunu çıkarana kadar kullanan idollerden. Özellikle twitter ve instagram hesabını hiç boş bırakmaz. Instagramda beğendiği “enteresan”fotolarla da bilinir 🙂 Enteresandan kastım… Şeyyy… *+18* hehe 🙂 Rihanna’ya aşık. Şaka yapmıyorum, ciddiyim 🙂 Bir keresinde twitter hesabında kendisi paylaşmıştı aynen şu cümleyle “Rihanna’ya aşığım, benim kahrolası problemim de bu” Oğlum GD senin Chris Brown’dan haberin var mı? Eski sevgili falan dinlemez dalar valla bak benden söylemesi 🙂

Buyrunuz o tweet ve tweetinde paylaştığı instagram resmi de burda ;

rihanna

BgAOncuCUAAYLO6

 

GD denince akla ilk gelen olmazsa olmazlardan- Gömlek değiştirir gibi değiştirdiği saç modeli 🙂 *Sevgili diyeceğimden korktunuz değil mi 🙂 * Evet efendim GD beyimiz saç rengini ve modelini sık sık değiştirmesiyle bilinir. Öyle ki yabancı forumlarda rastgeldiğim bir Koreli fanın yorumu aynen şu şekildeydi “Ben saçımı 2. kez tarayana kadar GD saç modelini çoktan değiştirmiş oluyor” 🙂 Bir keresinde kendisi de artık yapılabilecek farklı bir saç tarzının kalmadığından yakınmıştı, düşünün artık 🙂 Buna rağmen şapka takmaya bayılır çünkü saçını yıkamayı pek sevmez. Bunu bilen hayranları havaalında özellikle X-Ray’den geçerken şapkasını çıkardığı anda GD’yi fotolama yarışına giriyorlarmış ve ortaya çıkan resimler gerçekten de eğlenceli oluyor.

Bunlar sadece o modellerden birkaçı ;

tumblr_mq6sldAzJW1r1ql6po1_500tumblr_mq6sldAzJW1r1ql6po2_500

tumblr_mcst5a7LB51r94a99

img_430283_9289951_0

Dövmelere aşıktır. Vücudundaki dövmeleri sayamıyorum bile 🙂 Sürekli yenileri ekleniyor. Her dövmesinin onun için özel bir anlamı oluyor mutlaka. Ve her başarısının ardından bir dövme yaptırma gibi bir fikri var kendince. Daha büyük başarılara ulaşabilmek adına motive etmesi için…

Ayrıca tırnak yeme alışkanlığı var ve bu alışkanlık, ellerini görebildiğimiz her resimden gayet net bir şekilde anlaşılabiliyor. Tırnak yemek iyi bir alışkanlık olmasa da bana sorarsanız bu G-Dragon’u yine farklı kılan özelliklerinden 🙂 Ya ellerini başından beri o şekilde gördüğüm için ben de alıştım, ya da gerçekten kötü durmadığını düşünüyorum, nedenini bilmesem de bu görüntü bana çok batmıyor açıkçası. ~Fangirl mode on~

Ailesine bağlı, özellikle babasına çok saygı duyarmış. Evli bir ablası ve iki küçük yeğeni var 🙂 Gaho adında çirkin mi çirkin bir köpeğe sahip. Bebekken alıp eşek kadar olana kadar da bakmış, şu anda da anne ve babasıyla birlikte bakmaya devam ediyor. Köpeğini o kadar çok seviyor ki sonradan ona kız arkadaş bile getirdi, aynı cins başka bir köpek 🙂 Onun adını da Jolie koydular. Görüyorsunuz değil mi mutlu aile tablosunu? 🙂

76840826-horztumblr_lkz5s0rFtZ1qik4rno1_500

Gece hayatına düşkün olduğunu söyleyebilirim. Yabancı blogları ve forumları okumayı çok seven birisi olarak BIGBANG hakkında yaptığım araştırmalar sonucu çok kez G-Dragon ile ilgili enteresan fan paylaşımlarına rastgeldim. Elbette gözlerimle görmedim, doğruluğu yüzde yüz diyemem ama genelde okuduğum her fan paylaşımında G-Dragon’un, BIGBANG üyeleri arasında kaba tabirle “tek gecelik” diyebileceğimiz flörtlere en açık üye olduğu yazılmıştı. Buna rağmen grup üyeleri, GD’nin ilişkilerinin çok uzun süreli olduğunu söylüyorlar. (Sanırım bu karşısındakine verdiği değer ile alakalı) Yine de burda bir paradoks var, gelin birlikte çözelim 🙂

Eveett, geldik sonuç kısmına. Kendisi bu kadar başarılı ve göz önündeyken, hiç mi kötü bir olaya karışmamış hayalperest diyor olabilirsiniz. G-Dragon’un skandalları da var elbet. Ama onları daha sonra başka bir yazıda uzun uzun anlatacağım.

Bu da size kıyağım olsun 🙂

tumblr_inline_n3la3crHXw1s848z8

Çok bakıp da utandırmayın *-*

TAEYANG

taeyang-bb-2

İsmi bile bana pozitif enerji veren insan. Her an iki omzunun gerisinden melek kanadı açılacak da uçacakmış gibi hissettiğim kişi 🙂

Nüfustaki ismi Dong Young Bae olan bu delikanlı bence kendine çok yakışan, Korece’de “Güneş” anlamına gelen Taeyang ismi ile çıkışını yapmıştır. Grubun ana vokali ve ana dansçısı- ki bana kalırsa bu iki ünvanı da sonuna kadar hakediyor- Duyduğum en naif seslerden biri Taeyang’ın sesidir. Benim gibi geveze bir insana bile “Karşıma geçsin, saatlerce şarkı söylesin hiç konuşmadan durayım” dedirtecek seviyede bir sese ve müzik bilgisine sahip.

Neden bilmiyorum ama Taeyang denince suratıma otomatik olarak bir gülücük yerleşiyor. Sahnede sert bir imajı var ama aslında bir o kadar sessiz, mütevazi, düşünceli, yani gel beni sar sarmala diyor resmen 🙂
Taeyang’ın çok iyi piyano çaldığını öğrendiğim gün benim için hayat yeniden başladı sanki 🙂 Size de öyle hissettiriyor mu bilmiyorum ama ben piyano çalan erkeklerin hep çok romantik olduğunu düşünmüşümdür ve sanırım içten içe piyano çalan erkeklere ayrı bir hayranlık beslerim. Piyanosu onun için hayattaki en değerli şeylerden biriymiş, çünkü annesi hediye etmiş. BIGBANG ile çıkış yapmasaymış iyi bir piyanist olmak istermiş zaten 🙂

taeyang_wd_1

Aşk mı iş mi sorusuna aşk yanıtını veren Romeo’muz, BIGBANG grubu arasında kızlara karşı çekingenliğiyle bilinir. Hatta öyle ki ilk öpücüğünü klip çekiminde gerçekleştirmiştir. Çıkış yapmadan önce bu konuda master degree olan Ulu Manito G-Dragon beyimiz, bizim tatlı Romeo’ya bu konuda dersler verirmiş, hatta sıkça bahsettiğim çıkış öncesi belgesellerinde “Böyle olur mu, hiç kız arkadaşın olmamış, en azından müziğin için bu konuda tecrübeli olmalısın” tarzında şeyler söylüyordu. Demek öyle GD! Ne demişler kişi kendinden bilir işi. Hııhh!!

 

[Yazıda çok acil bir düzeltme yapıyorum ki bu beni son derece heyecanlandıran bir gelişme 🙂 Yıl 2014, Taeyang’ımız artık aşık olmuş ve sevgili  hayatını deneyimlemiş biri 🙂 Bunu bizzat kendi ağzından duyduk, artık ölsek de gam yemeyelim 🙂 ]

 

Şimdi kaldığımız yerden devam edebiliriz. Nerde kalmıştık? Haaaa evet GD’de 🙂 *fangirlingfangirling* 🙂 GD demişken, Taeyang ile GD’nin benzersiz bir dostluğu var. İkisi de küçük yaşlardan itibaren birlikte eğitilmişler ve bütün deli dolu çağları birlikte geçmiş. Tıfıl halleriyle bile birlikte çektirdikleri bir sürü resim var şu an piyasada. Hatta dövmeleriyle meşhur GD’nin sağ koltuk altından taaa beline kadar uzanan bir dövmede “Forever Young” yazar. GD bunu “Forever Youngbae” olarak yaptırmak istediğini ama Taeyang buna karşı çıktığı için “Forever Young” olarak bıraktığını söylemişti. (Young = Taeyang’ın gerçek adı)

10765-mw4gqu6znj

Hayranlara gerçekten çok önem verir ve onlardan gelen her hediye Taeyang için çok değerlidir. Öyle ki, hayranların hediye ettiği şeyleri diğer üyeler yığın halinde aynı odada bazen kutularıyla birlikte saklarken, Taeyang hepsini evinde ya da odasında kullanırmış. Zaten geçtiğimiz günlerde Taeyang’ın evinin görüntülerinin olduğu bir dergide, fanlar gönderdikleri hediyeleri tek tek bulmuşlardı. Buna rağmen Taeyang, doğum gününden önce hayranları için twitter üzerinden “Lütfen bana bir şeyler hediye etmeyin, benim için sizlerin sevgisi yetiyor. Zaten şu ana kadar sizlerden pek çok hediye aldım, eğer hediye etmeyi planladığınız bir şeyler varsa benim yerime daha çok ihtiyacı olan insanlara bağışlayın” şeklinde bir mesaj göndermişti. Taeyang, gel sana bir sarılayım 😦

BIGBANG üyeleri arasında iyi ramen yapmasıyla meşhurdur Taeyang. Bunu, yemek yapma kabiliyeti olan tek kişidir diye yorumlamak doğru olur mu bilmiyorum ama, bana kalırsa BIGBANG üyeleri bir rameni bile yapamıyorlarsa artık gerisi nokta nokta yani hehe 🙂 Zaten GD’nin çıktığı bir programda yemek yaparken nasıl 3. Dünya savaşının ön hazırlığını yapan ülke subayı edasıyla, endişeli ve gergin olduğunu izleyenler bilirler. Bak yine GD’ye geldi konu, hayalperest konuyu dağıtma hadi bakayım yürü!
BIGBANG’in alkolle arası en uzak olan üyesi olarak gönlüme taht kurmuştur. “Sağlık herşeyden önce gelir” diyecek kadar da aklı başında biridir. Taeyang biz senle ruh ikizi miyiz neyiz anlamadım ki 🙂
Uykusunda konuştuğunu söyleyenler var. Ne derece doğru bilemiyorum ama bu konu her aklıma geldiğinde gidip konuşturasım geliyor. Hahah iyice manyadım 🙂

SNSD grubunu bilenleriniz vardır değil mi? Daha bilindik adıyla Girls’ Generation. Orda çok taş bir hatun var. Yuri 🙂 Yuri ve Taeyang bir keresinde İngilizcesiyle blind date olarak bilinen görücü usülü randevuya çıkmışlar. Bu nasıl gerçekleşti, kim ayarladı, birbirlerini görünce ne yaptılar inanın ben de sizler kadar merak ediyorum. Çünkü Kore’deki görücü üsulü randevuların mantığı da burdakine benzer, yanlızca bizde önden yollanan anneler halalar yengeler olmaz da bir restorantta ayarlanan bir yemek olur ve sadece hanım kızımız ve müstakbel damat beyimiz giderler. Yani Taeyang ve Yuri birbirlerini görünce ne tepki verdiler, durumu nasıl toparladılar bilmek isterdim. Aslında oraya birbirlerinden habersiz mi gittiler bundan bile emin değilim kendi adıma. Yani bu kadar büyük bir tesadüf bana pek mantıklı gelmiyor ya neyse 🙂 Sonuç olarak ikisi iyi anlaşmışlar ama arkadaş olarak kalmayı seçmişler.

Taeyang BIGBANG üyeleri ile çıktığı variety şovlarda hep en sessiz üye olduğundan hakkında bilgi sahibi olabilmek de zorlaşıyor. Tam bir kapalı kutu. BIGBANG’i tanımadan önce en marjinal olabilecek üyenin Taeyang olduğunu düşünen ben, tanıdıkça bir müddet şok üstüne şok geçirmiş ve kendime gelememiştim. BIGBANG’in en sevdiğim özelliklerinden biri de budur aslında. Ne zaman ne hissedeceğinize asla emin olamazsınız ve hiçbir şey dışardan göründüğü gibi değildir 🙂

Taeyang için upuuzuuun bir yazı yazmak isterdim ama sizi iyice sıkacağımdan korkuyorum çünkü konu Taeyang olursa bende methiyeler bitmez 🙂 Konuyu şöyle bağlayayım mı? Bence Taeyang BIGBANG üyeleri arasında en ideal eş profiline sahip. Taeyang’ı alan vallahi de billahi de yaşadı. İnşallah cadalozun teki bulmaz çocukcağızı 😦 Kahrolurum 😥

T.O.P

top-bigbang-33909715-769-1024

Bu ismi duymam bile içimi kımıl kımıl yapmaya yetiyor. Çünkü inanın, hayatımda bu kadar değişik bir insanla karşılaşmadım henüz 🙂 Yani adamı nasıl anlatsam nerden başlasam ne yazsam ben bile bilemiyorum şu an. Kafamdan geçenlerin haddi hesabı yok ama hepsini yazarsam da BIGBANG değil sadece T.O.P odaklı bir yazı olacak diye korkuyorum:)

T.O.P. son derece şahsına münhasır birisi. Görünüşüne aldanmayın, içinde miniminnacık bir çocuk var aslında. Enteresan bir lakaba sahip; Bingu. Neden Bingu? Çünkü çok şapşal, garip, uzaydan gelmişçesine sergilediği tavırlar var ve bu tavırlar ona o kadar çok yakışıyor ki, T.O.P.’yi bu kadar çekici kılan bu bence 🙂
*Erken Uyarı: Ben sahne ismini Top diye değil tiovpi diye okuduğumdan blogda da T.O.P şeklinde yazacağım, siz de bu yazı bitene kadar öyle okumaya çalışın olur mu ? 🙂

T.O.P yani gerçek adıyla Choi Seung Hyun 1987 doğumlu ve grubun en büyüğü. Bizler onu mükemmel ses tonu ve yaptığı inanılmaz raplerle tanıyoruz ama bana kalırsa T.O.P.’nin en ilgi çekici özelliği dans -edemeyişi- ve bu yüzden sahnede sergilediği kendine özgü figürler.
Konu T.O.P olunca anlatacaklarımı gerçekten sıralayamıyorum o yüzden aklıma geldiği gibi yazacağım.

Efendim T.O.P. ve G-Dragon küçüklükten tanışıyorlar. T.O.P eskiden beatbox ve rap konusunda yaşıtlarına göre baya yetenekli bir çocukmuş ve YG şirketinin elemelerine GD’nin tavsiyesi üzerine girmeye karar vermiş. Fakat şu anki haliyle büyük bir ironi oluşturacak şekilde kiloluymuş. Bu konuda türlü türlü rivayetler var. Kimisi elemeler için 40 günde tam 20 kilo verdiğini söylüyor, kimisi kilosu yüzünden elendiğini ama 40 gün sonra zayıflamış bir halde tekrar şirkete gelip kendisini kabul ettirdiğini… Her ne olursa olsun, müziğe tutkusunu ve azmini daha o yaşlarda içerisinde bulunduğu bu tutumdan kolayca anlayabiliriz.

TOP-when-he-was-fat-_tb3c

Rap konusunda tartışılmaz bir yeteneğe sahip. Ses tonu son derece karakteristik, yani istediğiniz kadar taklit etmeye çalışın, onun gibi yapamazsınız. (Seungri’ciğim bu lafım sanaydı şekerim 🙂 ) Seungri’ye nasılsa sonra değineceğim o zaman ne demek istediğimi anlarsınız 🙂

T.O.P. BIGBANG üyeleri arasında yakışıklılığıyla nam salmıştır. Son derece karizmatik bir görünüşe sahip, ses tonu da bunu tamamlayıcı nitelikte. Bir de her ne kadar Bingu desek de, aynı zamanda son derece elit bir kişiliği olduğunu düşünüyorum. Örneğin canı sıkıldığında bir otelin barına gidip tek başına oturarak kırmızı şarap içermiş. Kırmızı şarap konusunda çok hassas da kendileri 🙂 Bu cümleyi yazarken kafamda bir otelin loş aydınlatmaya sahip barı, deri koltuk üzerinde elinde kırmızı şarabıyla ona özgü karizmasını tamamlar nitelikte bacak bacak üstüne atmış bir T.O.P. beliriyor. Konuşmuyorken bile göze yeterince karizmatik gelen T.O.P bir de o an konuşmaya başlarsa *-* Öhöm neyse, devam ediyorum lakaytlaşmayalım lütfen hayalperestciğim.

Bu söyleyeceğim şey sizi şaşırtmasın ama T.O.P. özel hayatında tam bir ana kuzusu olarak bilinir. Annesine çok değer verir. Lafı geçince gözleri dolar. Gittiği her yere annesinin eşyalarından bir parça götürür. Telefonunun hızlı aramasında 1 tuşu annesinin numarasına kaydedilmiştir. Hatta BIGBANG üyeleri aynı evde kalırken evden ilk taşınan T.O.P. olmuş çünkü sabahları annesinin hazırladığı kahvaltıyla evden dışarı çıkmak istiyormuş 🙂 O bünyeye, o kadar karizmatik duruşa pek bağdaşmayan bir durum olsa da annesine olan bu bağlılığı çok tatlı değil mi sizce de? 🙂

T.O.P. bana kalırsa BIGBANG üyeleri arasında taklit yeteneği en üst düzeyde olan kişi. Ses tonunu şekilden şekile sokabiliyor. Yaptığı taklitler hem çok gerçekçi hem çok eğlenceli oluyor. Ayrıca çevresini son derece iyi gözlemleyebilen birisi olduğunu düşünüyorum. Bu kadar iyi taklitlerin arkasında kesinlikle çok iyi bir gözlem yeteneği yatıyor olmalı.

Bir başka enteresan özelliği de oyuncak koleksiyonuna sahip olması. Gittiği yerlerde gördüğü ilginç oyuncaklara yapışıp kalıyormuş hehe ^^ Bearbrick dediğimiz, üretiminin büyük çoğunluğu Japonya’da yapılan oyuncaklardan oluşan geniş bir koleksiyonu olduğu söyleniyor. Hatta bu konuda YG CEO’suyla yani patronuyla kıyasıya bir rekabet içerisindeler 🙂

Tam bir dondurma delisi.Dondurma yemeye ve bunu her fırsatta dillendirmeye bayılıyormuş. Hatta bir keresinde dondurma yerken dişini kırmış. Evet yanlış duymadınız, dondurma yerken 🙂 Nasıl olduğunu hala düşünmekteyim ehehe 🙂

Sahne adını ilk duyduğumda çok ilginç bulmuştum. Ama altında yatan hikayeyi öğrenince sahip olduğu isme şükrettim resmen. YG Entertainment CEO’su Yang Goon, en sevdiği gitaristin adı olduğu için T.O.P.’nin sahne adını “Mark” yapmak istemiş. Mark! T.O.P. de bizlerin verdiği gibi bir tepki vermiştir muhtemelen. Neyse ki aynı şirketin bir diğer idolü olan SE7EN, T.O.P. ismini keşfetmiş ve hepimizi büyük bir hayal kırıklığından kurtarmış 🙂 YG papa Mark ne allasen? Bir de Koreliler onu “Markı” diye okuyacaklardı, cümbüşe bak haha 🙂

T.O.P. bana göre BIGBANG’in en gizemli üyesi. Hayranlardan henüz T.O.P.’nin omzunu bile gören bir Allahın kulu yok mesela. Adam hiçbir şekilde üstsüz görüntü vermiyor. Hatta ilk çıkış performanslarını izleyin, dansın bir yerinde hepsi tişörtlerini göğüslerine kadar çekiyorlarken T.O.P.’nin göbek deliğini bile göremiyoruz. Hayır, o böyle gizlediği için de hayranlar daha fazla merak ediyorlar. Yoksa biz meraklı mıyız canım milleti üstsüz görmeye? Hiç de umrumuzda değil yani six pack varmış yokmuş. Bize ne canım 🙂 YAZI BİTMEDEN ALLAH ÇARPACAK BÖYLE GİDERSE 🙂 🙂 🙂

İşte bu da T.O.P.’nin en çıplak görüntülendiği kare 🙂

562981_416672525119507_1750643562_n

Oyunculuk konusunda BIGBANG’in en deneyimli ismi. Profesyonellik anlayışını BIGBANG parodilerinde görebilirsiniz. Özellikle ünlü Kore dizisi Secret Garden parodisi çekerlerken, öpüşme sahnelerini fazla ciddiye aldığı için diğer üyeler T.O.P. ile beklentilerinin dışında öpüşme sahnelerine maruz kalmışlar haha 🙂 Ahhh yavru ceylanım G-Dragon’um bu konuda pek bedbahttı efenim. Farkettiniz mi GD’nin adını geçirmeden yapamıyorum 🙂 Neyse konumuza dönersek, T.O.P. dizilerde pek çok kıdemli aktör ve aktristle birlikte rol almış, hatta şu an en son rol aldığı sinema filmi hayranlar tarafından sabırsızlıkla beklenmekte. O karizmayla filmde görünse bile yeter bee 🙂

Bu noktada aklıma geçmişte patlak vermiş bir olay geliyor. T.O.P. ve Shin Min Ah olayını duyanlarınız vardır. T.O.P. ve ünlü aktrist Shin Min Ah arasında bir aşk dedikodusu çıkmış, hatta birlikte oldukları yazılıp çizilmişti. Söylentiye göre ikili görüşmek için kimsenin göremeyeceği yerler seçiyorlarmış. Bu yüzden ya Shin Min Ah YG Entertainmet binasına gelip T.O.P. ile görüşüyor ya da T.O.P. grubun ortak kullandığı araba ile Shin Min Ah’ın evine gidiyormuş. Velhasıl bu olay da T.O.P.’nin Shin Min Ah’ın evinden çıkarken çekilen fotoları ile patladı. Fakat ikili olayları yalanladılar, Shin Min Ah’ın T.O.P.’ye oyunculuk konusunda yardım ettiğini ve aradaki ilişkinin bundan ibaret olduğunu açıkladılar. Hatta Shin Min Ah ile T.O.P.’nin değil, ablasının yakın olduğu söylendi. YG Entertainment bu tarz olaylarda yaptığı açıklamalarla beni hep hayal kırıklığına uğratmıştır. Yani bu olay doğru mu yalan mı bilemem ama, sırf YG yalanladığı için bile doğru olduğunu düşünebilirim 🙂 Adamların bütün politikası olayları inkar etmek üzerine kurulu çünkü. Neyse, sinirlenmiyorum 🙂 Bu kadar dedikodu yeter değil mi 🙂

Grup üyeleri arasında G-Dragon’dan sonra gece gezmelerini en çok seven ve bu gezmeler esnasında son derece hızlı olduğu söylenen bir diğer üye de T.O.P.’miş efenim. Söz konusu flört olunca GD ve T.O.P. baya tecrübeli görünüyorlar. Özellikle de fanlar arasında konuşulan bunca çapkınlığa rağmen arkada kanıt bırakmamak!! Takdir ediyorum her ikisini de 🙂

Ayrıca T.O.P. hayallerini genç yaşta gerçekleştirme şansına sahip olan nadir insanlardan, bu yüzden kendisine çok özenirim. Kore’de tanrıça olarak isimlendirilen ünlü bir şarkıcı var, Lee Hyori! T.O.P. çıkış yapmadan önce sıkı bir Lee Hyori hayranıymış. Bir gün Lee Hyori’nin internetteki fan kafesine bir mesaj bırakmış “Bir rapçi olmak için çalışıyorum. Çıkış yapacağım ve rapimi senin için sergileyeceğim.”

Hikayenin sonrasını duymak ister misiniz? Belki bilenleriniz vardır.
Lee Hyori ve T.O.P. birlikte bir performans sergilediler, hatta performansın bitiminde T.O.P. kareografiye sonradan eklenen bir değişiklik sayesinde Lee Hyori’yi öptü 🙂

Videoya tık tık 🙂

Ne diyeyim 🙂 T.O.P. reyiz büyüksün EvelAllah 🙂

DAESUNG

EPSON MFP image

Geldik benim için anlatması en zor olan kişiye…

Şu ana kadar anlattığım üyelerden farklı olarak sahnede kendi ismini kullanan tek BIGBANG üyesi. İsmi “Başarı” anlamına geliyormuş sanırım. 1989 doğumlu, grubun küçüklerinden sayılır. Maknae ile arasında 1 yaş var sadece.

Daesung’u bana en iyi tanıtan şey BIGBANG için hazırlanan çıkış belgeseliydi. Hatta belgeseli neredeyse Daesung için izledim diyebilirim. Daesung’un müzikal yeteneği, normalde insanları övmekten pek hoşlanmayan YG CEO’su tarafından bile takdir ediliyordu o belgeselde. Şöyle ki Daesung BIGBANG üyeleri arasından en az eğitim gören kişi. Yaklaşık 6 aylık eğitimle idol olarak çıkış yapıyor. Henüz şirkette 4. ayındayken diğer üyelerden daha iyi şarkı söylediğinden bahsediliyormuş. Çıkış yaptıkları zaman fiziksel görünüşü yüzünden ilk başta yadırganmış, bu görünüşe sahip biri idol olamaz lafları dönmüş etrafta. Güney Kore’de idol olmak için sese ihtiyacın yok, oyuncu olmak için rol yeteneğine ihtiyacın yok. Sadece güzel ol, yakışıklı ol yeter. Bu anlayıştan hiç hoşlanmıyorum. Hayır ben bile gudubet sesimle pek çok idolden daha iyi şarkı söylerim, tutup da böyle insanları bize idol diye sunuyorlar ya bir de 😦 Neyse ki Daesung’un sesine laf eden yoktur diye düşünüyorum, varsa da Allah’tan korksun yani 🙂 Zaten Daesung’a geçmişte “çirkin” lakabı takılmasına rağmen, çıkış öncesi zamanlarda en popüler BIGBANG üyelerinden biriymiş.

Daseung’un idol olma macerası biraz farklı. Henüz liseye gidiyorken YG elemelerine giriyor ve güçlü sesiyle elemeyi geçiyor. Fakat babası en başından beri idol olma merakına karşı. Okuluna devam edip başka bir meslek edinmesini istiyor. Bu yüzden Daesung o zamanlar diğer üyelerle aynı evde kalmıyor, kendi evinde yaşamaya devam ediyor. Gündüz okuluna gidip akşam okuldan çıkınca da şirkete geliyor. İki işi birarada yürütmek gibi. Buna rağmen sadece 4 ay gibi bir sürede BIGBANG grubu için ismini garantiliyor. Üstelik oylama esnasında her eğitmen farklı farklı isimleri önerirken, bütün eğitmenlerin istisnasız seçtiği isim Daesung. Fakat babası hala bu durumdan memnun değil. Bahsettiğim belgeselde kameraları gören babası “Sakın bana onunla ilgili hiçbir şey sormayın!” diyip hızlıca uzaklaşıyordu.

Bunca stres ve baskı altında bile Daesung müziğe olan tutkusundan vazgeçmemiş. Belki size garip gelecek ama ben ne zaman bir konuda yılsam ya da pes etmem gerektiğini düşünsem, o görüntüler aklıma geliyor. Daesung bana daha o yaştaki haliyle çok büyük ders veriyor kısacası. Neyse ki son bölümlerde Daesung’un bu kadar başarılı olduğunu gören babası oğluna sırtını çevirmekten vazgeçiyordu. Yazık, o zamana kadar az üzülmedi çocuk bu durum yüzünden 😦

Neyse, gelin biraz da işin eğlenceli kısımlarından konuşalım.
Daesung’un insanı kendinden geçiren bir gülümsemesi var. Bir surat sürekli güler mi? Bir yüze gülümseme bu kadar yakışır mı? BIGBANG üyeleri bile Daesung taklitlerinde suratlarına sürekli gülücük yerleştirirler. Gülümsemesiyle kalbini görebileceğiniz insanlardan biridir Daesung.

Daesung gülsün dünya gülsün 🙂

Şunun gülüşüne bakın 🙂

smile3

Biraz temizlik takıntısı olduğunu duymuştum. Aslında takıntıdan ziyade, temizliği fazlaca seviyormuş. Evde tek başına kalınca en önce yaptığı şey evi silip süpürmek olurmuş. Böyle erkeklerin varlığına inanmak hala zor geliyor bana. Tam annemin aradığı gibi bir evlat haha 🙂

Doraemon dediğimiz bir manga serisinin tutkunu. Mangayı hiç okumadım ama robot bir kedi üzerinden yürüdüğünü biliyorum. Hatta Doraemon oyuncaklarını bir ara yanından ayırmazmış Daesung 🙂

BIGBANG üyelerinin hakkında en az bilgi sahibi olduğu üye Daesung’muş. Yani aslında bize göre sanki T.O.P. çok gizemliymiş gibi gelse de kendi aralarında en gizemli olanları Daesung. Öyle ki bir programda Taeyang, Daesung’la onca zaman aynı evde yaşadıklarını ama onu bir kez bile tuvalete giderken görmediğini söylemişti 🙂 Daesung nerde biriktiriyorsun yavrum o içindekileri hahaha 🙂

Üyeler arasında yanında en çok nakit taşıyan da Daesung’muş efenim. Hatta grubun en zengin üyesi -benim deyimimle para makinesi- olan G-Dragon bile yanında nakit olmadığı zamanlarda Daesung’dan borç aldığını söylemişti. Daesung da bizden, Allah korusun bir şey olur başıma bir şey gelir düşüncesiyle temkini elden bırakmıyor *-*

Yemek pişirmeyi seven bir BIGBANG üyesi… Ohh durun durun, ağlayacağım 😥 Daesung’un yemek pişirme becerileri ne düzeyde bilemiyorum ama yemek pişirmeyi – en azından denemeyi- çok seviyormuş. Alın şu çocuğu bizim eve getirin sevabına 🙂

Daesung’un kız arkadaşlarına karşı da çok düşünceli ve ilgili olduğu sızan haberler arasında 🙂 Verdiği sözleri tutmaya ve sevdiği insanı hayal kırıklığına uğratmamaya çalışmak için elinden geleni yapıyormuş. Grubun en çılgın üyesi GD bile kız olsa, erkek arkadaş olarak Daesung’u istermiş. (Bak yine GD demeyin, aklıma geldi ne yapayım *-* )

Bu konuyu en sona sakladım çünkü her aklıma geldiğinde Daesung için çok üzgün hissettiğim mevzulardan biri. Daesung’un Kore’de skandal olarak isimlendirilen bir araba kazası var. Aslında BIGBANG’in başına gelen olayları ayrı bir yazıda yazmayı planlıyorum ama Daesung olayı içimde yara olduğu için değinmek istedim. Kazayı daha sonra anlatınca skandal mı talihsizlik mi çok iyi anlayacağınızı düşünüyorum. Allah aşkına bu Koreliler nasıl düşünüyor, neye göre hüküm veriyor?! Bir türlü anlayamayacağım bunu. Korelilerin kafasını yaşamak baya zor olsa gerek! Adı üstünde “KAZA”!! Hıh skandalmış, sen sabır ver Yarabbim. Neyse ki Daesung bu konuda haklı bulundu ve kısa bir süre kendini gruptan aforoz etmesine rağmen geri dönüşü muhteşem oldu.

Olayın detayı ÇOK YAKINDA 🙂 🙂

SEUNGRI

seungri4_11052009_seoulbeats

BIGBANG’in mutluluk hormonu! Seungri hakkında bir şeyler anlatmadan önce konuya en uygun giriş bu şekilde olmalıydı bence. Öyle birini anlatacağım ki inanın şu anda beni bile bunun heyecanı sardı. Adamda öyle çok malzeme var ki say say bitmez valla. O yüzden hemen konuya bodoslama dalıyorum.

Seungri grubun en küçüğü yani maknaesi. 1990 doğumlu ama pek çok idolle yaşıt ya da küçük olmasına rağmen, piyasadaki çoğu idolden daha kıdemli. Gerçek adı Lee Seung Hyun ama sahnede “zafer” anlamına gelen Seungri ismini kullanıyor. Hikayesini bilenler bu ismin ona ne derece uyduğunun da farkındadırlar.

Bilmeyenler için anlatayım hemen 🙂

BIGBANG ile gördüğü eğitim süreci ve gruba girme hikayesi ilginç olan bir diğer isim de Seungri. Nedense BIGBANG’in zayıf halkası olarak görülür, sanırım bu hikaye en baştan elenip sonra gruba dahil olmasıyla başlıyor ama çıkış öncesinde yayınlanan belgeseli izleyen herkes Seungri’nin kısıtlı bir sürede nasıl canını dişine takarak çalıştığını ve YG’nin CEO’su Yang Goon’u ne derece etkilediğini çok iyi bilir.

Aslında BIGBANG grubu 6 kişi olarak eğitilmiş ama grup belirlenirken seçilen isimler GD, Taeyang, Daesung ve T.O.P. olmuş. Seungri ve Beast üyesi olarak çıkış yapan Hyun Seung grubun son şekli verilirken elenen 2 isim. Fakat YG patronu onlara belirli bir süre tanıyıp performans sergilemelerini istemiş ve sergileyecekleri performansa göre ya birini seçip gruba alacak, ya da ikisini de seçmeyecek ve BIGBANG 4 kişi olarak çıkış yapacakmış. Seungri o süre içerisinde ciddi bir çalışma içerisine girip, eleme esnasında yaptığı çakallıkla gruptaki yerini garantileyen isim olmuş. Çakallık ne diye sorarsanız; zaten çok iyi dans edebilen Seungri’nin, sesinin dansına göre geri planda kaldığını düşünen patron, ikinci elemeler esnasında Seungri’den yine yüksek bir dans performansı beklerken Seungri sesinin de en az dansı kadar iyi olduğunu kanıtlayabilmek için, ballad tarzı bir şarkı seçip bu şekilde bir performans sağlamış. Wuuhhh siz de bu cümleyi okurken yoruldunuz değil mi? haha 🙂 Ben yazarken yeter artık kısa kes dedim de kendi kendime 🙂

Velhasıl Seungri BIGBANG’in 5. üyesi olarak çıkış yapmış ve iyi ki de gruba tekrar dahil edilmiş. Her ne kadar Seungri’ye çamur atmaya çalışanlar olsa da, her BIGBANG hayranı bilir ki Seungri olmadan BIGBANG olmazdı.
Seungri tam bir variety bombasıdır. Variety şovlarda Seungri’yi gören sunucular kasap dükkanında et gören kedi gibi bir tavra bürünüyorlar 🙂 Öte yandan grup üyeleri Seungri’den biraz tırsarlar çünkü çenesi düşüktür ve çıktığı şovlarda herkesi ele verir. Bir keresinde katıldığı bir programda üyelerin 4’ünü de telefonla arıyordu ama üyeler telefonları cevaplamaktan kaçınıyorlardı. En sonunda 4 üyenin de ortak olarak söylediği şey “Biz bir ekibiz, lütfen şu an çekimdesin diye burda bizim ödümüzü koparma ve çeneni sıkı tut” 🙂 olmuştu. Ahh Seungri bu kadar mı kirli sırları var bu abilerinin anlamıyorum ki 🙂

Gerçi Seungri’nin de diğer üyeleri korkutmak için yeterince haklı sebebi var şimdi Allah için. Patronun gözüne girsin diye arada diğer üyelere ufak çapta komplolar kurup patrona bilgi sızdırdığı da olmuş yani. Tipik bir küçük kardeş *-*

Uzun uzun yazdığım için abarttığımı düşünebilirsiniz ama Seungri gerçekten variety şovların aranan ismi. Aynı şirketten başka idoller programlara çıktığında konuşma tarzları ve uslüpları dikkat çekiciyse sunucular tarafından gelen ilk soru “Seungri’den mi ders aldın?” oluyor. 🙂

Baksanıza sunucular bile ne kadar eğlenmiş 🙂

1

İnanılmaz bir espri potansiyeline ve taklit yeteneğine sahip ayrıca. Özellikle patronunu gayet güzel taklit ettiğini söyleyebilirim. Gerçi bu biraz da patronun egzantrik tarzından kaynaklanıyor. Düşünün ki şirketteki bayan idoller bile patronun konuşma tarzını ve sesini taklit edebiliyor 🙂 Fakat bir kişi var ki Seungri’nin onu taklit etmeye çalıştığında çuvalladığını düşünüyorum. Seungriciğim, T.O.P. abini anlatırken sana bir atıfta bulunmuştum, hatırladın mı? 🙂

BIGBANG çıkış yaptığı zamanlarda internetteki fan kafesine bırakılan kötü yorumları görüp gizlice hesap açarak BIGBANG’i destekleyici mesajlar atarmış. Sonra da ardından gelen yorumlara bakıp kendince analiz yaparmış. Haha kıyamam insanların nabzını nasıl ölçmüş zamanında *-*

Seungri’yle benzeştiğimiz bir nokta var, ikimiz de GD hayranıyız hehe 🙂 Seungri GD’yi gerçekten çok sever ve kendine rol model olarak alır. Rol model dediysem, baya bildiğiniz GD gibi olmaya, öyle davranmaya çalıştığı zamanlar olmuş 🙂 Hatta GD’nin gardrobuna sürekli dadanan, aldığı kıyafetlerin tarzıyla GD’yi bile şaşırtan, neredeyse gidip GD’nin aynısı gibi giyinen bir maknae düşünün. Sonraları kendi tarzını bulmuş tabi, hatta Seungri’ye göre o devran artık tersine dönmüş, şimdilerde GD Seungri’nin dolabına dadanıyormuş 🙂

Seungri’yi anlatırken GD’den bol bol bahsedeceğim ohh bana da gün doğdu 🙂 Efenim GD ile Seungri Tom ve Jerry olarak bilinirler. GD Seungri’ye takılmayı ve onunla şakalaşmayı çok sever. Hatta yurt dışı promosyonları yaptıkları sıralarda sürekli Seungri’yle beraber uyurmuş. Seungri bundan çok rahatsız olduğunu anlatıyordu çünkü uyurken GD Seungri’ye öyle sıkı sarılırmış ki, nefes alamıyorum kemiklerim kırılacak diye korkuyorum diyordu. Şakacı seni 🙂 Hayranları böyle kudurtuyorsun değil mi ? Biliyorsun çünkü senin yerinde olmak için can atacak olanlar var 🙂 🙂

*Not: O ben değilim kesinlikle.

Seungri BIGBANG’in Japonya’daki silahıdır çünkü Japoncası mükemmel. Çıktığı programlarda herşeyi tek başına idare edecek kadar iyi Japonca biliyor ve abilerine çok kez çevirmenlik yapmışlığı da var. Fakat İngilizce için aynı şeyi söyleyemeyeceğim 🙂 Seungri’ninki English değil çünkü, Seungrish 🙂

 

 

Bu olay dalga konusu bile oldu ve işin içinde tabi ki GD de var 🙂

 

Bj1b2q4CEAAfWZY

ARE YOU WANT MORE? 🙂 🙂 🙂 🙂

O zaman devam edelim.

Lakabı pandadır çünkü gözlerinin altında pandalar gibi siyah halkalar var ve doktorlar bunu malesef düzeltemiyorlar çünkü hem sinüziti varmış hem de karaciğeri çok sağlam değilmiş, o da bu kadar gençken alkolle karaciğerini mahvetmiş yani. Kore gibi sürekli alkol kullanılan bir ülkede normal karşılanabilir bu durum ama ben sağlığını önemsemediği için bu konuda ona çok kızıyorum!

Panda demişken, bir de Seungri’nin twitterda paylaştığı şu resme göz atın isterseniz 🙂 🙂

panda1

Bakın o panda falan değil tamam mı? Hani siyah halkalar nerde? haha 🙂

Koyu bir Justin Timberlake hayranıdır. Yaptığı müziği ve tarzını çok sever. Hatta sarhoşken kendini Justin Timberlake sandığını söylemişti 🙂 Seungri, sen de onun kadar yeteneklisin inan bana 🙂

justin

Seungri bana kalırsa tam bir sosyal medya canavarı. Twitter hesabını ilk açtığı sıralarda herkese “Bu benim! Hey güven bana! Gerçek adresim bu, İngilizce çalışmak için açtım” şeklinde twitler atmak mı dersiniz, BIGBANG üyelerinin twitter adreslerini tek tek bulup “Abiiiiiiii” diye seslenmek mi dersiniz, sahte Seungri profilllerine “Hey sen sahte Seungri! Gerçek Seungri benim, düşür o maskeyi” diye gözdağı vermek mi dersiniz, profil fotoğrafında Seungri’nin resmi olan bir hayrana twit atıp “O resmi hiç beğenmedim. Sanki biraz… Aptalca!” demek mi dersiniz… Üyeler cevap vermediği için “Üyelerimin hiçbiri bana cevap vermiyor. Kendimi balkondan aşağı atacağım” yazmak mı dersiniz. Hatta fan bazlı ve sık takip edilen allkpop sitesine twitter adresini bağlayıp, orada açılmış olan farklı konu başlıkları altında bile gerçek Seungri olduğunu ilan etmiş, bir hayrana cevap vermiş “Ahhh, bu şey nasıl çalışıyor, herkese gerçek Seungri olduğumu söylemem gerek. Gerçek Seungri benim!” şeklinde şeyler yazmıştı 🙂 Tahmin edemeyeceğiniz ne varsa yaptı yani 🙂

seungri1

big bang seungri deleted tweets 1

big bang seungri deleted tweets 4Bj1Y0OpCYAAgeRrseungri 4

Bj1d4KyCUAAGj3e Bj1dWsvCQAAMrGG

tumblr_mdvbas4yUX1rugfneo1_500

seungri 2

seungri 3

Hatta hayranlar bu olay üzerinden şarkılar yapıp video sitelerinde bile paylaşmışlardı 🙂 Bakın şurda bir örneği var ;

Az önceki twitter kısmını yazarken gülmekten bir müddet ara verdim ama şimdi toparlanıp yazmaya devam edelim. Seungri’nin çok sevdiğim bir başka özelliği de hayranlara yakınlığıdır. Onlarla göz teması kurmaktan çekinmez ve özellikle konserlerinde hayranlarıyla olabildiğince iletişim içerisinde kalır. Hatta konser sırasında kendini gergin hissettiği an sahnenin bir köşesine çekilip o kısımdaki hayranları coşturmaya ve kendi gerginliğini azaltmaya çalışırmış *-* Buna rağmen fanların yapmasını istemediği şey, yürürken poposunu ellemeleriymiş 🙂 Şu anda böyle bir durum olduğunu sanmıyorum ama galiba önceden baya eziyet çekmiş bu konuda 🙂 Allah’ım ne manyak fanlar var, hayır anlamıyorum ki adamın poposunu elleyeceksin de ne olacak yani?

Seungri ile Daesung’un geçmişte garip bir ilişkisi varmış. Mesela aynı evin içerisinde çok gerekmedikçe konuşma zahmetine girmezlermiş 🙂 Kırgınlık ya da küslükten ziyade yakın olamama durumu. BIGBANG sırf bu yüzden bir programa katılıp Seungri ile Daesung’un aralarını yumuşatmaya ve onları yakınlaştırmaya çalışmıştı.

Grubun maknaesi olduğundan ve yaramazlıklarını abileri gibi profesyonelce kamufle edemediğinden YG papa yani Yang Goon tarafından en çok azar yiyen BIGBANG üyesidir. Eğlenceyi ve gece hayatını sevmesine rağmen bunu diğer üyeler kadar ustalıkla başaramadığından olsa gerek, ilk kez gece klübüne gittiği zaman bile Yang Goon tarafından yakalanmış 🙂

Çok takdir ettiğim bir yanı var bu yetenekli maknaenin. Kendi gibi yetenekli insanları eğitip eğlence sektörüne hazırlamak için bir akademi kurdu. Ömrü boyunca aynı sese ve performansa sahip olamayacağı korkusunu yaşadığı için; hem geleceğine yatırım yapıp işini sağlamlaştırmak, hem de kendisi gibi hayalleri olan insanlara yardım edebilmek için bir akademi kurma hayali olduğundan bahsediyordu. Nitekim aradan çok zaman geçmeden bu hayalini de gerçekleştirdi. Yani bizim çatlak maknae aynı zamanda ciddi bir patron hehe 🙂

Son olarak söylemeden geçemeyeceğim, kendine kendisinden daha çok benzeyen bir kız kardeşi var, ben ilk gördüğümde Seungri peruk takmış sandım 🙂

sss

Evet evet, bu Seungri değil, kız kardeşi 🙂 🙂

Veeeee… Geldik bu uzun yazının sonuna. Umarım sizi sıkmamışımdır. Bana kalsa daha anlatacak biiiir sürü şey var ama bu kadarının bile okunacağından şüpheliyim 🙂

Son olarak… BIGBANG’i ve BIGBANG’in hayran topluluğu olan V.I.P.’leri biraz daha iyi anlamak ve anlattıklarıma bir de onların penceresinden bakmak isterseniz, 4 dakikanızı şu videoya ayırmanızı öneririm… (Zaten yeterince zamanınızı çaldım, 4 dakikanız daha vardır herhalde değil mi 🙂 )

Kendimce BIGBANG’i anlattım, bilinen ya da bilinmeyen yönleriyle.

Sizden de bir ricam var.

Sevin onları… En az benim kadar 🙂